Zamanın Görünen Yüzü: Dünyada Bir İlk “Zaman Kristali” Üretildi!

Fizikçiler, doğrudan görülebilen zaman kristali üretmeyi başardı
Fizikçiler, dünya üzerinde ilk kez insan gözüyle doğrudan gözlemlenebilen ve neon renkli dalgalı çizgiler halinde kendini gösteren bir zaman kristali tasarlamayı başardı.
Colorado Boulder Üniversitesi'nden fizikçi Hanqing Zhao, "Mikroskop altında ve özel şartlarda çıplak gözle dahi gözlemlenebiliyorlar" açıklamasında bulundu.
ZAMAN KRİSTALİ NEDİR?
Zaman kristalleri, 2012 yılında Nobel Ödülü sahibi fizikçi Frank Wilczek tarafından tahmin edilmiş, ancak başlangıçta termodinamiğin temel yasalarını ihlal edebileceği endişesiyle sorgulanmıştır. 2016 yılında ise ABD merkezli bir ekip tarafından ilk defa deneysel olarak gözlemlenmiştir.
Normal kristaller, örneğin elmas ya da kuvars, atomların üç boyutlu bir kafes yapısında tekrar eden dizilimden oluşur. Zaman kristalleri ise sadece uzayda değil, zamanda da tekrarlayan bir yapı sergilemektedir.
Bu parçacıklar, çevresindeki ritimlerden bağımsız olarak kendi zaman simetrisini bozan salınımlar gerçekleştirmektedir.
IŞIKTAN DOĞAN KRİSTALLER
Zhao ve çalışma arkadaşı Ivan Smalyukh, zaman kristalini sıvı kristallerden elde etti. LCD ekranlarda da kullanılan bu maddeler, hem sıvı hem de kristal özelliklerini taşımaktadır.
Araştırmacılar, sıvı kristali özel bir boya kaplı cam plakalar arasında yerleştirdi. Numuneye belirli bir türde ışık gönderildiğinde, boya molekülleri yön değiştirerek sıvı kristale baskı uyguladı.
Bu baskı, sıvı kristalde kıvrımlar oluşturarak birbirini tetikleyen karmaşık bir hareket dizisi başlattı.
Sonuç olarak, ışık ve sıcaklık değişimlerine rağmen saatlerce süren tekrarlayan dalgalı renkli çizgiler oluştu.
YENİ TEKNOLOJİLERİN KAPISINI AÇABİLİR
Bu araştırma, zaman kristali tanımının gerektirdiği tüm kriterleri karşılamaktadır. Ancak bilim insanları, farklı sistemlerde zaman kristallerinin başka özellikler sergileyebileceğini ve yeni kriterlerin ortaya çıkabileceğini düşünmektedir.
Bilim insanları, bu keşfin yalnızca temel bilim alanında değil, aynı zamanda teknolojik uygulamalar açısından da büyük bir potansiyele sahip olduğunu vurgulamaktadır.