Emine Saydam

Zaferin İzleri: Bir Kralın Efsanesi

Zaferin İzleri: Bir Kralın Efsanesi

MALAZGİRT ZAFERİ VE MENUAS'IN MİRASINA DİKKAT

26 Ağustos 1071 tarihi, Malazgirt Ovası'nda yükselen savaş naraları ile birlikte tarihin akışını değiştiren bir günü işaret etmektedir. Bu günü "zafer" olarak adlandırıyoruz ancak bu unvanın içinde, çok daha derin ve eski çağlardan gelen bir anlam barındırdığına dikkat çekmek gerekir: Menua ya da halk arasında bilinen adıyla Menuas. Malazgirt, sırf bir savaş alanının değil, aynı zamanda binlerce yıl öncesine uzanan bir uygarlık mirasının da simgesidir. Bu nedenle "zafer" dediğimizde, aslında başka bir hikayeyi daha hatırlamaktayız.
Van Gölü çevresinde, Demir Çağı'nın güçlü devleti Urartu varlığını sürdürmekteydi. MÖ 810-785 yılları arasında bu toprakların yönetimini elinde bulunduran Kral Menua, sulama sistemleri inşa eden ve yazıtlarını kayalara işleyen bir lider olarak tarihte yer almıştır. Onun ismi, bulunduğu coğrafyanın hafızasında hala yaşamaktadır.

MENUAS KİMDİR?

Menua, Urartu Krallığı'nın en etkili hükümdarlarından biri olarak tarihe geçmiştir. MÖ 810-785 yılları arasında Van merkezli krallıkta taht kurmuştur. Urartu, Doğu Anadolu'nun yüksek platolarında yer alan ve Van Gölü çevresinde ortaya çıkan bir devletti; Asur İmparatorluğu'nun kuzey komşusu olarak sıkça çatışmalara girmiştir. Bu dönemde, Menua hem askeri hem de kültürel açıdan Urartu'yu doruğa taşımayı başaran isimlerden birisidir.
Menua, yalnızca bir savaşçı değil aynı zamanda büyük bir inşaatçıdır. En bilinen projeklerinden biri, Menua Kanalı'na ya da halk arasında bilinen adıyla Şamram Kanalı'na imza atmasıdır. Yaklaşık 50 km uzunluğunda olan bu su kanalı, Van Ovası’na su taşımak amacıyla inşa edilmiş olup, binlerce yıl boyunca kullanılmıştır. Bu yapı, dünyanın en eski mühendislik mucizelerinden biri olarak kabul edilmektedir. Menua döneminde inşa edilen bu tür sulama sistemleri, Urartu halkının tarımda verimliliğini artırmış ve uygarlığın ilerlemesini hızlandırmıştır.

Menua’nın ismi, Urartu çivi yazılı belgelerinde sıkça yer alır. Bu belgeler, hem askeri seferlerini hem de imar faaliyetlerini anlatır. Böylece Menua, yalnızca sözlü geleneklerle değil, aynı zamanda taşlara kazınmış yazıtlarla da tarihe damgasını vurmuştur.

ULUSLARARASI KAYNAKLARDA MANAVAZKERT

Etimoloji açısından "Malazgirt/Manzikert", hem siyasi güçlerin (Urartu) hem de kültürel anlatıların (Manavazkert) iç içe geçtiği bir kavramdır. Türkçe resmi kaynaklarda Menuas yorumu ön planda iken, uluslararası çalışmalarda Manavazkert kökeni detaylı bir şekilde işlenmektedir.

DERİN BİR MİRASIN PARÇASI

1071 yılına gelindiğinde, bu ad tarihin sahnesinde çoktan yerini almış ve Bizans İmparatoru Romanos ile Selçuklu Sultanı Alparslan’ın karşılaşmasıyla birlikte "Malazgirt" ismi köklü bir mirasın izinden günümüze kadar ulaşmıştır: Malazgirt Zaferi. Zaferin yankısı ne kadar güçlü ise, adın köklerinden gelen yankı da o denli derin ve anlamlıdır. Bir yanda Menua’nın kayalara yazdırdığı disiplin, diğer yanda Manaz’ın efsanevi anlatıları… İkisi bir araya geldiğinde, "Malazgirt" yalnızca bir savaşın adı değil, aynı zamanda uzun bir uygarlık çizgisinin bıraktığı bir mirastır.

Bugün Malazgirt üzerine bir şiir kaleme almayı düşündüğünüzde, dizelerinizin arasında bir su sesi hissedebilirsiniz. Zira bu topraklarda suyu medeniyete dönüştüren kanalların üzerinde Menua’nın adı fısıldar. Tarihi yazmaya başladığınızda, dipnotlarda "Manavazkert" kelimesi sizi karşılayacaktır; çünkü bir isim, bazen kılıçtan, bazen dilden, bazen de taştan doğar. İşte bu nedenle Malazgirt Zaferi'ni anarken, yalnızca bir savaşı değil, aynı zamanda bir kralın adını ve bu adın taşıdığı katmanlı hafızayı da hatırlamak gerekir.