Emine Saydam

"Ya Söz Dinle ya Sus: Trump'ın Gazetecilere Karşı Tansiyonu Yükseliyor"

Başkan Trump'tan Medya Üzerine Daha Fazla Baskı

Ocak ayında göreve gelen Başkan Donald Trump, medyaya karşı bu zamana kadar eşi benzeri görülmemiş bir saldırı kampanyası yürütüyor.

Savunma Bakanlığı'nın (Pentagon) gazetecilere uyguladığı yeni kurallar, bu baskının en son örneği olarak öne çıkıyor.

Savunma Bakanı Pete Hegseth’in 21 maddelik yeni politikası, gazetecilerin önceden izin almadan hükümet çalışanlarından gizli bilgileri talep etmelerini yasaklıyor. Ayrıca habercilerin, Pentagon’un geniş bir kısmına refakatçi olmaksızın erişimlerinin kesilmesine neden oluyor.

Hegseth, Fox News kanalının eski sunucusu olarak biliniyor.

Gazeteciler, habercilik faaliyetlerini kısıtlayan bu yeni kuralları imzalamaya zorlanmalarını büyük bir tepkiyle karşıladı. Ya imzayı atıp Trump'ın taleplerini yerine getireceklerdi ya da kimlik kartlarını bırakıp Pentagon'dan ayrılacaklardı.

Associated Press ve New York Times gibi köklü medya kuruluşlarından, Trump yanlısı Fox News ve muhafazakâr Newsmax gibi çeşitli yayın kuruluşlarına kadar birçok medya kurumu, muhabirlerine imza vermemeleri için baskı yaptı. Sonuç olarak, sansüre boyun eğmeyi reddederek masalarını toplayıp topluca Pentagon'dan ayrıldılar ve Trump'a bir mesaj göndermiş oldular.

“ÖZGÜR BASINI SAVUNACAĞIZ”

56 haber kuruluşunu temsil eden 101 üyesi bulunan Pentagon Basın Derneği, yeni politikanın "eşi benzeri görülmemiş bir yıldırma mesajı" taşıdığını belirterek, bakanlığı basın özgürlüğüne yönelik saldırılardan geri adım atmaya davet etti.

Ancak, "Haberleştirmeye devam edeceğiz ve özgür, bağımsız basın ilkelerini savunacağız" ifadelerini kullandılar. The Post gazetesinin genel yayın yönetmeni Matt Murray, bu politikanın Anayasa'nın basın özgürlüğünü güvence altına alan ilkelerine aykırı olduğunu dile getirdi.

KİMLER İMZALADI?

Washington Post tarafından elde edilen bir hükümet içi belgeye göre, yüzlerce muhabirden yalnızca 15’i yeni basın bildirisini imzaladı.

İmzalayanlardan ikisi Trump yanlısı kablolu kanal One America News'ten, bir diğeri sağcı internet sitesi The Federalist’ten, diğeri ise ultra-muhafazakar gazete The Epoch Times'tan geldi. Geriye kalan 11 muhabir ise uluslararası merkezli kuruluşlarda çalışan bağımsız gazeteciler ve yalnızca sosyal medya platformlarında yer alan haber sitelerinden oluştu.

DAHA ÖNCE NELER YAŞANDI?

Bu, Trump’ın ikinci dönemindeki ilk medya baskısı değil. Trump, "yayınlarını beğenmediği" medya kuruluşlarına dava açma yoluna gitmiş, televizyon yayın lisanslarını iptal etmekle tehdit etmişti.

Geçtiğimiz yıl New York Times, CBS News, ABC News, Wall Street Journal ve Associated Press'e karşı çeşitli davalar açtı. Ayrıca, Voice of America ve Radio Free Europe/Radio Liberty gibi devlet destekli hizmetlerin bütçelerini kesmeye başladı.

CBS, Trump'ın geçen yılki rakibi, eski Başkan Yardımcısı Kamala Harris ile yaptığı "60 Dakika" röportajıyla ilgili açtığı davanın ardından, programını eleştiren Stephen Colbert'in şovunu birkaç gün içinde iptal etti.

Hegseth, yeni basın politikasını açıklamadan önce bile bilgi akışını düzenli olarak engelledi; yalnızca iki resmi basın toplantısı yaptı, muhabirlerin Pentagon'un birçok bölümüne refakatsiz girmesini yasakladı ve medyaya sızan bilgilerle ilgili soruşturmalar başlattı.

Ayrıca, önemli devlet sözleşmeleri bulunan Washington Post’un sahibi Jeff Bezos, 2024 seçimleri öncesinde Demokrat aday Kamala Harris’e editoryal destek vermekten vazgeçti ve Meta gibi şirketlerle Trump’ın yemin törenine 1 milyon dolar bağışta bulundu. Disney'in sahibi olduğu ABC News ise Trump’ın başlattığı davayı çözmek için 15 milyon dolarlık bir anlaşmayı kabul etti.