İbrahim Uysal

Uluslararası Af Örgütü'nden Şok Rapor: İsrail'in Soykırım İddiaları Gün Yüzüne Çıktı!

Uluslararası Af Örgütü'nden Şok Rapor: İsrail'in Soykırım İddiaları Gün Yüzüne Çıktı!

Uluslararası Af Örgütü tarafından hazırlanan bir rapor, İsrail'in Gazze Şeridi'nde gerçekleştirdiği askeri operasyonların uluslararası hukuk çerçevesinde soykırım niteliğinde olduğunu ortaya koymuştur.

"Kendinizi İnsanaltı Gibi Hissediyorsunuz": İsrail'in Gazze'deki Filistin halkına karşı işlediği soykırıma dair rapor, 14 aylık çatışmaların ardından yapılan öncelikli bir değerlendirmedir.

Ekim 2023 ile Temmuz 2024 tarihleri arasında Gazze'deki olayları inceleyen ve dün yayınlanan 32 sayfalık rapor, İsrail'in 2,3 milyon nüfuslu Gazze Şeridi'nde "küstah bir biçimde, sürekli olarak ve tam bir cezasızlıkla cehennem koşulları yarattığını" bildirmiştir.

Raporda ayrıca, 7 Ekim 2023'te Hamas tarafından gerçekleştirilen Aksa Tufanı Operasyonu'nun "soykırımı haklı çıkaramayacağı" vurgulanmıştır.

İsrail'in bölgede "Filistinlileri yok etmek amacıyla" belirli bir niyetle "öldürme, ciddi fiziksel veya zihinsel zarar verme ve Gazze'deki Filistinlilerin yaşam koşullarını kötüleştirmeye yönelik kasıtlı uygulamalar" gibi Soykırım Sözleşmesi'nde yasaklanan eylemlerde bulunduğu ifade edilmiştir.

The Guardian'a göre, Af Örgütü'nün devam eden bir çatışma esnasında ilk kez soykırım suçu işlendiğini belirttiği bu rapor, Birleşmiş Milletler'in Filistin özel raportörünün, mart ayında İsrail'in Filistinlilere karşı soykırım işlediğine "inanmak için makul nedenler bulunduğu" sonucuna vardığı raporuna dayanmaktadır.

Af Örgütü genel sekreteri Agnes Callamard, çarşamba günü düzenlenen basın toplantısında, "Kahredici bulgularımız bir uyanış çağrısı niteliğinde olmalı: bu bir soykırımdır ve artık durdurulmalıdır" diye konuşmuştur.

Af Örgütü, Gazze'nin işgali ve ablukası bağlamında "büyük hasar, yıkım ve yerinden edilme" olarak tanımladığı süreçlerin yanı sıra yardım ve kaynakların kasıtlı olarak engellenmesi, su, sanitasyon, gıda ve sağlık sistemlerinin çökmesine neden olduğunu belirtmiştir.

Af Örgütü araştırmacısı Budour Hassan, "Bu sonuca varacağımızı düşünerek bu yola çıkmadık. Uluslararası Adalet Divanı'nın da belirttiği gibi soykırım riski olduğunu biliyorduk" ifadesini kullanarak, "Noktaları birleştirdiğinizde, tüm kanıtlar bunun sadece uluslararası hukuk ihlali olmadığını gösteriyor. Bu daha derin bir meseledir." dedi.

Raporda öne çıkan iddialar şunlardır:

  • 21. yüzyıldaki pek çok çatışmada görülmemiş bir yoğunluk ve seviyede ölüm ile yıkıma yol açan askeri harekâtın eşi benzeri görülmemiş ölçekte oluşu
  • Hamas'ı hedef alırken İsrail'in kayıtsızlığı ve sivil hayatı hiçe sayan davranışları, yok etme niyetini göz ardı etmektedir
  • Sivil hedeflere ve altyapılara yönelik tekrarlanan doğrudan saldırılar ile kasıtlı olarak ayrım gözetmeyen saldırılar neticesinde öldürme ve ciddi bedensel veya zihinsel zararlara neden olunması
  • Tıbbi tesislerin tahrip edilmesi, yardımların engellenmesi ve nüfusun %90'ının uygun olmayan yerlere gönderilmesine yol açan keyfi ve geniş kapsamlı "tahliye emirleri" gibi yaşam koşullarının kötüleştirilmesi.

Af Örgütü'nün Ortadoğu ve Kuzey Afrika danışmanı Kristine Beckerle, yaptığı açıklamada, işgalci bir güç olarak İsrail'in yasal olarak işgal altındaki nüfusun ihtiyaçlarını karşılama yükümlülüğü bulunduğunu vurgulamıştır.

Beckerle, İsrail'in mayıs ayında, o zamana dek Gazze'de görece güvenli olan Refah'a düzenlediği saldırıyı, niyetin belirlenmesi açısından kritik bir dönüm noktası olarak değerlendirmiştir.

Beckerle, "İsrail Refah'ı ana yardım noktası haline getirmişti ve sivil halkın buraya gideceğini biliyordu. UAD onlara durmalarını emretti ama onlar yine de saldırıya devam ettiler. Refah kritik bir noktaydı." ifadelerini kullanmıştır.

Raporun sonuç kısmında, Af Örgütü'nün "İsrail'in Gazze'deki tutumu hakkında soykırım niyeti tespiti konusunda birçok kişi arasında tereddüt ve direnç olduğunu kabul ettiği" ve bunun "adalet ve hesap verebilirliği engellediği" vurgulanmaktadır.

Açıklamada, "Uluslararası Af Örgütü, silahlı çatışmalarda soykırımın tespit edilmesinin karmaşık ve zor olduğunu kabul etmektedir. Ancak soykırımı tanımak ve savaşın bunu hiçbir zaman mazur gösteremeyeceği konusunda ısrar etmek kritik bir önem taşımaktadır." denilmektedir.

Rapor, Gazze'deki mağdurlar, tanıklar ve sağlık çalışanları ile yapılan 212 görüşmeye, detaylı görsel ve dijital kanıtların analizine, ayrıca İsrail hükümeti ve askeri aktörlerinin "insanlıktan çıkarıcı söylem" olarak adlandırdığı 100'den fazla açıklamaya dayanmaktadır.

Ayrıca, savaş suçu işleyen veya bunu yücelten askerlerin video ve fotoğraf kanıtları da raporda yer almaktadır.