Yasemin Döngü

Trump ve Putin'in Zirve Planları Neden Suya Düştü?

Trump ve Putin'in Zirve Planları Neden Suya Düştü?

Trump'ın Diplomatik Girişimleri ve Son Gelişmeler

ABD'nin Başkanı Donald Trump, göreve geldiği günden beri en fazla belirsizlik ve tutarsızlık yaşadığı konulardan biri, Rusya-Ukrayna savaşı olmuştur.
Ateşkes sağlanması amacıyla taraflarla birçok kez görüşmeler yapan Trump, en son 16 Ekim tarihinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile telefonda, 17 Ekim’de ise Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski ile Beyaz Saray’da yüz yüze bir araya geldi.
Trump'ın bu yoğun diplomatik çabasından iki belirgin sonuç çıktı: Putin ile iki hafta içinde Budapeşte’de zirve gerçekleştirilmesi ve Ukrayna'nın talep ettiği Tomahawk füzelerinin verilmemesi.
Ayrıca, Trump ile Zelenski arasında gerçekleştirilen görüşmenin olumsuz geçtiği, Trump'ın Ukrayna liderine sert sözler sarf ederek Donetsk bölgesinden vazgeçmemesi durumunda Rusya’nın Ukrayna’yı yerle bir edeceği tehdidinde bulunduğu Amerikan basınında yer aldı.
Hatta Trump’ın masadaki haritayı yırtarak, “Bunu görmekten bıktım" dediği bilgileri de basında yer aldı.
Amerikan Başkanı’nın savaşın seyrini değiştirebilecek öneme sahip Tomahawk füzelerini Ukrayna’ya vermemesi durumunda Rusya’nın geçen haftaki süreçten avantajlı çıktığına dair değerlendirmeler yapıldı.
Bu hafta içinde yaşanan olaylar ise durumu değiştirebilecek gelişmelere yol açtı.
TRUMP ZİRVEYİ İPTAL ETTİ, YAPTIRIM KARARI AÇIKLADI
ABD Başkanı, 22 Ekim’de yaptığı açıklamada Putin ile planlanan görüşmeyi iptal ettiğini duyurdu.
Trump, Putin ile gereksiz bir görüşme yapmayacağını ve sürecin somut bir ilerleme sağlayacağına inanmadığı için zirveyi iptal ettiğini belirtti. Bu açıklamasının ardından bir gün içinde Lukoil ve Rosneft gibi Rusya’nın önde gelen iki petrol şirketine yaptırım kararı aldığını açıkladı.
Bu durum, Trump'ın ikinci görev süresinde Rusya’ya karşı uyguladığı ilk yaptırım olma özelliği taşıyor. Ancak Amerikan Başkanı, daha önce birçok kez tehdit etmiş olmasına rağmen, Rusya'dan petrol alan ülke ve şirketlere yönelik ikincil yaptırımları bu süreçte devreye sokmadı.
Buna rağmen Kremlin’den gelen sert tepkiler, Trump ile Putin arasında yürütülen diyaloğun olumsuz yönde etkilenebileceğini gösteriyor. Trump’ın göreve geldiği günden bu yana Putin ile bu denli net bir şekilde karşı karşıya gelmesi, öncelikle Zelenski ve Avrupa'daki birçok liderin uzun zamandır görmek istediği bir tabloyu ortaya koydu.
MOSKOVA’NIN ESNEKLİK GÖSTERMEMESİ EN ÖNEMLİ NEDEN
Trump'ın Putin ile zirveyi iptal etmesinin başlıca gerekçelerinden biri, Kremlin ile zirve gündemi üzerine yapılan ön görüşmelerden gelen olumsuz hava.
Budapeşte’de yapılması planlanan zirve öncesinde gerçekleştirilen hazırlık görüşmelerinde Kremlin’in ateşkes konusunda yapıcı bir tutum sergilemediği ve Ukrayna'dan talepleri hususunda maksimize olmaya devam ettiği basında yer buldu.
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un hafta başında gerçekleştirdikleri telefon görüşmesinde, Rus Bakan’ın ateşkes seçeneğini dışladığı ve Ukrayna’nın savaşı tetikleyen konularda adım atması gerektiği görüşünü savunduğu ifade edildi.
Lavrov’un Trump ile Putin arasında Alaska’da gerçekleştirilen zirveden beri pozisyonunu değiştirmediğini muhatabına ilettiği belirtiliyor.
Rusya’dan verilen bu sinyaller doğrultusunda Trump’ın Budapeşte görüşmesini iptal edeceği, 21 Ekim’de Beyaz Saray kaynaklarınca dillendirilmeye başlandı.
Moskova’nın bu tutumunun arkasında Trump’ın Zelenski ile görüşmesinde, “Ukrayna ordusunun zorluklarla mücadelesi sürerken, Rus ordusunun sahada galip gelme ihtimalinin daha yüksek olduğu” şeklindeki görüşünü dile getirmesi yatıyor.
Trump'ın sabrının sona yaklaştığı ve her ne olursa olsun bir anlaşma sağlamak için Ukrayna’ya baskı yapacağı düşüncesinin, Moskova’nın esneklik göstermemesinin bir nedeni olduğu da ifade ediliyor.
Putin’in bu süreçteki temel hedefinin, Tomahawk ve benzeri yüksek teknolojili silahların Ukrayna’ya verilmesini engellemek olduğu, bunu da yaptığı telefon görüşmesinde sağladığı belirtiliyor.
AVRUPA DİKEN ÜSTÜNDE
Trump'ın bu süreçte tamamen Rusya yanlısı bir tutum benimsemesi ve Ukrayna’ya destek vermekten vazgeçme olasılığından duyulan endişe, Avrupa’nın Budapeşte zirvesinin ilan edildiği andan itibaren diplomatik bir hazırlık içine girmesini sağladı.
Trump ile görüşmesi beklenenden kötü giden Zelenski, hafta boyunca Avrupa başkentlerinde ziyaretlerde bulundu ve dün akşam da AB liderler zirvesine davet edildi. Avrupa, hem Ukrayna’ya desteğin süreceği mesajını verirken hem de ABD Başkanından Putin'in elini güçlendirecek adımlar atmasını istemekte duydukları kaygıyı ifade etti.
NATO Genel Sekreteri Rutte’nin 21-22 Ekim tarihlerinde Washington’a düzenlediği ziyaret, bu kaygıların Beyaz Saray’a doğrudan iletilmesi adına önemli bir gelişme oldu. Rutte, savaşın kritik bir dönemecinde Ukrayna’ya desteğin zayıflatılmaması gerektiği mesajını iletti ve Trump liderliğindeki ABD ile işbirliğinin bu süreçte devam edeceğine olan güvenini dile getirdi.
Trump, Rutte ile yaptığı görüşmede Budapeşte zirvesinin iptal olduğunu onayladı ve bir gün sonra yaptırım kararını açıkladı.
YAPTIRIM KARARI NASIL ETKİLER?
ABD'nin uyguladığı yaptırım kararı, Rusya'nın en büyük iki petrol şirketi olan Lukoil ve Rosneft'i hedef alıyor. ABD Hazine Bakanlığı'nın açıklamasına göre, bu iki şirket ile iştiraklerinin ABD'deki varlıkları dondurulacak ve ABD'li kişilerin bu şirketlerle çalışma imkanı kalmayacak.
ABD Hazine Bakanı Scott Bessent, Rusya'nın savaşı finanse etme konusunda önemli bir rol üstlenen bu şirketlere uygulanan yaptırımların kayda değer bir adım olduğunu, gerekiyorsa başka önlemlerin de alınacağını ifade etti.
Lukoil ve Rosneft, Rusya'nın petrol ihracatının yaklaşık yarısını karşılıyor. Bunlar, petrol sahalarının keşfi, işletilmesi ve pazarlanmasının yanı sıra rafineri işletmesiyle de ilgili faaliyetleri yürütmektedir.
Uzmanlar, uygulanan yaptırımların bu şeklinin Rusya üzerindeki etkisinin minimum seviyede kalacağına dikkat çekiyor. Ancak yalnızca ABD Başkanı'nın ikincil yaptırımlara gidip, Rusya'dan petrol satın alan ülke ve şirketlere yaptırım uygulama kararı alması durumunda etkili bir hamle olabileceği değerlendirmeleri yapılıyor. Trump'ın henüz bu noktaya ulaşmadığı, fakat Rusya'nın uzlaşma konusunda sinyal vermemesi durumunda bu seçeneği devreye sokma ihtimali olduğu belirtiliyor.