Damla Cesur

Timsah Gözyaşları İfadesinin Kökenine Yolculuk

Timsah Gözyaşları İfadesinin Kökenine Yolculuk

Gözyaşlarının İnanırlığı Üzerine Çarpıcı Araştırma Sonuçları

Araştırma çerçevesinde binlerce katılımcı, üzerinde oynanarak ağlıyor gibi gösterilen fotoğraflara göz attı.

Bu fotoğraflarda, hem erkek hem de kadın yüzleri, farklı samimiyet (sıcaklık) seviyeleri ile yer aldı. Katılımcılardan, bu yüzlere dair algılarını ve gözyaşlarının ne ölçüde “gerçek” göründüğüne dair değerlendirmeler yapmaları istendi.

Yapılan analizler, gözyaşlarının en ikna edici bulunduğu kişilerin, en az ağlaması beklenen bireyler olduğunu gösterdi. Bu bireyler genellikle erkeklerden oluşuyor ve daha düşük "sıcaklık" seviyesine sahip kadınlardı.

Araştırma ekibi, bulgularını Plos One dergisinde yayınladı. Yayında, “Duygusal gözyaşları, genellikle dürüst ve samimi sinyaller olarak algılanır, çünkü bu tür gözyaşlarını istemli bir şekilde dökmek zordur. Ancak, gözyaşlarının başkalarını manipüle etmek amacıyla stratejik olarak kullanılabileceği de bilinmektedir. Buna ‘timsah gözyaşları’ denir.” ifadelerine yer verildi.

Araştırmacılar, gözyaşlarının her durumda samimi bir şekilde algılanmadığını, bunun kişinin kim olduğuna ve durumun ne olduğuna bağlı olduğunu vurguladı.

Daha önce gerçekleştirilen çalışmalar, sahte gözyaşlarını gerçek olanlardan ayırt edebilmek için ipuçları sunmuştu. Araştırmacılar, pişmanlık taklidi yapan bireylerin duygusal ifadelerinde daha fazla çeşitlilik sergilediklerini ve duygusal durumları arasında hızlı geçişler yaşadıklarını tespit etti. Bu durum, “duygusal türbülans” olarak adlandırılmaktadır. Ayrıca, sahte pişmanlık sergileyenlerin konuşmaları, daha fazla tereddüt içerdiği gözlemlendi.

“Timsah gözyaşları” terimi, büyük sürüngenlerin yemek yerken gözyaşı döktüğü yönündeki eski bir efsaneden gelmektedir. Bu efsanenin doğruluğunu sınamak amacıyla araştırmacılar, kafeslerde tutulan kajman ve aligatorlar üzerinde deneyler gerçekleştirdi.

Deneyler, timsahların yemek yerken gözyaşı döktüğünü ortaya koydu; ancak bunun üzüntü ile değil, fizyolojik nedenlerle ilgili olduğu belirtildi. Araştırmacılar, hayvanların hırlama ve nefes alma davranışlarının gözyaşı bezlerini harekete geçirdiğini, dolayısıyla gözyaşlarının aktığını ifade etti.