Ekrem Tansel

Terapistten çarpıcı açıklama: Zihinsel çöküşün kaynağı!

Terapistten çarpıcı açıklama: Zihinsel çöküşün kaynağı!

KAYGI BOZUKLUĞU İLE İLGİLİ TEMEL BELİRTİLER

Terapist Clare Patterson, kaygıyı “vücudun alarm sisteminin gerçek bir tehdit olmaksızın sürekli aktif kalması” olarak tanımlıyor. The Sun gazetesine verdiği röportajda, sıradan endişelerle kaygı bozukluğunu ayırt etmenin sekiz önemli belirtilerini detaylandırdı.

Patterson’a göre, kaygının en belirgin işareti felaket senaryoları oluşturulmasıdır. Uzman, “Birey işine konsantre olmaya çalışsa bile zihni kısa sürede ‘Dişçiye gitmeyi unuttum’ gibi düşüncelerden ‘Ya kansersem?’ gibi endişelere kayabiliyor,” şeklinde ifade etti. Bu tür düşüncelerin geceleri daha da artma eğiliminde olduğunu belirten Patterson, insanların somut bir neden olmasa bile işlerini kaybetmekten ya da evsiz kalmaktan kaynaklanan olumsuz senaryoları kafalarında canlandırdıklarını vurguladı.

Patterson, kaygının ilerleyen aşamalarında bireylerin sürekli bir bunalmışlık hissi içinde olduğunu belirtti. Bu durum, sosyal ilişkilerden ve günlük rutinlerden uzaklaşmaya yol açabileceğini ifade etti. Bireylerin kendilerini eleştirmesi, kararsızlık yaşamaları ve mükemmeliyetçilik eğilimi sıkça görülen belirtiler arasında yer almaktadır.

Kaygı yalnızca zihinsel belirtilerle sınırlı kalmayıp, fiziksel etkilerle de kendini gösterebilir. Patterson, “Düşük seviyeli bir korku hissi, sebepsiz mide ağrıları, vücutta gerilim, huzursuz durumlar, baş ağrısı veya baş dönmesi kaygının göstergeleri arasında sayılabilir,” dedi. Başa çıkma yeteneğinden yoksun bireylerin ise panik atak geçirme ihtimalinin yüksek olduğunu belirtti.

Tahminlere göre İngiltere’de yaklaşık 8 milyon birey kaygı bozukluğuyla mücadele ediyor. Ancak NHS’in (Ulusal Sağlık Sistemi) ruh sağlığı hizmetlerinde uzun bekleme süreleri, hastaların gerekli desteği kolayca almasının önünde bir engel oluşturuyor. Rethink Mental Illness tarafından gerçekleştirilen bir analize göre, bazı bölgelerde bu bekleme süreleri iki yılı aşabiliyor.

Uzayan bekleme süreleri nedeniyle birçok kişi alternatif başa çıkma yöntemlerine yöneliyor. Özellikle gençlerin kaygıyı yönetmek amacıyla tığ işi ve çömlekçilik gibi hobilere yöneldiği, yapılan araştırmalarda dikkat çekici bulgular arasında yer alıyor.