Suriye ve İsrail Arasındaki İlişkiler Yeniden Şekilleniyor mu?

İsrail ve Suriye Arasındaki Diplomatik Temaslar
İsrail’in Gazze’de artan askeri faaliyetleri ile Rusya-Ukrayna barış sürecine dair gelişmelerin gündemi belirlediği geçen hafta, Fransa’da önemli bir diplomatik gelişme yaşandı.
Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani ve İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer, 19 Ağustos tarihinde Paris’te gerçekleştirdikleri doğrudan görüşmelerle dikkat çekti.
Söz konusu görüşmeye, Suriye İstihbarat Başkanı Hüseyin es Seleme de katıldı. Görüşmenin, ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’ın açılışını yaptığı ifade edilse de, tarafların yüz yüze bir araya geldiği belirtildi.
Bu, taraflar arasındaki ilk görüşme değil. Daha önce Bakü ve Paris'te arabulucular aracılığıyla temaslar yapılmıştı.
19 Ağustos tarihindeki görüşmeyi özel kılan unsur ise tarafların ilk kez doğrudan görüşmeler gerçekleştirmesi ve Şam yönetiminin bunu resmi haber ajansı aracılığıyla duyurması oldu.
SANA haber ajansının 20 Ağustos'ta verdiği bilgiye göre, Şeybani ve Dermer, özellikle Suriye’nin güneyindeki Suveyda bölgesinde yaşanan gerginliğin sona erdirilmesi ile 1974 yılında imzalanan ateşkes anlaşmasının yeniden uygulanması konularını ele aldılar. Ayrıca, iki ülkenin bu konularda müzakerelere devam etme kararı aldığı bildirildi.
İsrail cephesinden ise görüşmelere dair herhangi bir açıklama yapılmadı. Ancak İsrail basınında çıkan haberlere göre, Barrack hafta sonunda Kudüs'te İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ile bu görüşmelerin sonuçlarını değerlendirdi.
İsrail basında yer alan haberlerde, tarafların Golan bölgesinin silahsızlandırılması, Suriye ordusunun İsrail için bir tehdit oluşturmaması adına gerekli tedbirlerin alınması ve güneyde insani koridor açılması konularında uzlaşma sağladıkları ileri sürüldü. Suriye’den bu iddialara dair henüz bir doğrulama gelmedi.
İsrail’in Şam’a Saldırısından Bir Ay Sonra
İsrail-Suriye görüşme sürecinin ilginç bir diğer boyutu, İsrail’in sadece bir ay önce Şam’a düzenlediği yoğun askeri saldırıdır. 13 Temmuz’da Suveyda’da patlak veren Dürzi-Bedevi çatışmasına müdahale eden Suriye yönetimine karşı, İsrail’den tepki olarak Şam’ı hedef almıştı.
ABD’nin katılımıyla sağlanan ateşkese rağmen, bölgedeki gerilim tam olarak ortadan kalkmamıştır.
Ayrıca, İsrail; 8 Aralık’ta Esad yönetiminin devrilmesiyle birlikte, Suriye’nin güneyine birçok askeri harekât düzenlemiş ve sınırdaki tampon bölgeyi genişletmiştir. İsrail, Esad döneminden kalan kara, hava ve deniz üslerine de birçok operasyon düzenlemiş ve bunları kullanılamaz hale getirmiştir. Bu adımlar, Suriye’nin istikrarsızlaştırılması ve ülkenin bölünmesi girişimleri kapsamında değerlendirilmektedir.
Suriye Gerilimi Düşürmek İstiyor
Suriye’de geçiş dönemini yöneten Cumhurbaşkanı Ahmed El-Şara liderliğindeki yönetim, İsrail ile yeni bir gerilim istemediğini hem ABD ile olan temaslarda hem de gerçekleştirilen görüşmelerde net bir şekilde ortaya koymaktadır. Şam yönetimi, ülkede siyasi, sosyal ve ekonomik düzenin sağlanması, kurumların işlevselliğinin artırılması ve güvenliğin tesis edilmesi gibi önemli sorunlarla başa çıkmaya çalışmaktadır.
İki Ülke 1948’den Bu Yana “Savaş” Halinde
Suriye, 1948’de kurulan İsrail’i tanımamış ve diğer Arap ülkeleriyle birlikte 1948-1949, 1967 ve 1973 yıllarında üç kez savaşa girmiştir. 1967 savaşında Suriye’nin Golan tepeleri İsrail tarafından işgal edilmiş ve 1981’de ilhak edilmiştir. Taraflar arasında 1974’te BM arabuluculuğunda yapılan ateşkes dışında kalıcı bir anlaşmanın bulunmaması, teknik olarak savaş durumunun devam ettiği değerlendirmelerine neden olmaktadır.
Suriye ve İsrail’in temel almayı öngördükleri 1974 anlaşması, Golan tepelerinin silahsızlandırılmasını ve BM Ateşkes Gözlem Gücü’nün konuşlandırılmasını içermektedir. Ancak, İsrail’in Suriye ile yapılacak anlaşmayı güncel gelişmeler ve yeni güvenlik ihtiyaçları çerçevesinde genişletmek istediği bilinmektedir.
İsrail’in mevcut Şam yönetimine güven duymadığı gerçeği de dikkat çekicidir. İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Mart ayında sınır bölgesine yaptığı bir ziyarette, Şara’ya yönelik ifadeler kullanarak, güvenlik önlemlerinin artırılacağını belirtmiştir.
Normalleşme Kolay Değil
ABD’nin yaptırımları kaldırmasının ardından ülkesindeki durumunu iyileştirmek isteyen Şara’nın, hem ABD hem de genel anlamda Batı ile iyi ilişkiler sürdürme çabası içinde olduğu görülmektedir. Bununla birlikte, bu süreçin kolay olmayacağı belirtilmektedir. ABD’nin temel beklentisi, Suriye’nin İbrahim Anlaşmaları çerçevesinde İsrail’i tanıması ve diplomatik ilişkiler tesis etmesidir. Ancak, Gazze’de devam eden çatışmaların gölgesinde bu adımın atılması gerçekçi değildir.
Diğer yandan, İsrail’in güvenlik temelli yaklaşımı ve yayılmacı politikaları da süreci zorlaştırmaktadır. Suveyda bölgesindeki Dürzilerin yaşadığı güvenlik endişeleri, Suriye’nin egemenliği açısından zorluklar yaratmaktadır.
Şeybani ve Dermer’in görüştüğü gün, ABD Suriye Özel Temsilcisi Barrack’ın da İsrailli Dürzi lider Şeyh Muvaffak Tarif ile Paris’te bir araya gelmesi önemli bir gelişme olarak öne çıkmaktadır. Tarif’in, Suveyda’ya insani yardımların ulaştırılması için ABD garantörlüğünde bir kara koridoru açılması talebinde bulunduğu bilgisi basında yer bulmuştur. Bazı Dürzi grupların İsrail yanlısı bir duruş sergilemesi, bölgenin istikrarı açısından endişe verici bir durum olarak değerlendirilmektedir.
Genel tablo, İsrail-Suriye görüşmelerinin ilk aşamada güvenlik temelli sonuçlar doğurabileceğini ancak normalleşme sürecinin uzun vadeli planlamalara ihtiyaç duyduğunu göstermektedir.