Damla Cesur

Sürekli Yorgunlukla Mücadele: Yeni Araştırmalardan Elde Edilen Çarpıcı Bulgular!

Sürekli Yorgunlukla Mücadele: Yeni Araştırmalardan Elde Edilen Çarpıcı Bulgular!

Uyku Bozukluğu EDS ile İlgili Çarpıcı Bulgular

Uzun süredir psikolojik nedenlerle veya farklı uyku bozukluklarıyla ilişkilendirilen Aşırı Gündüz Uyku Halinin (EDS) diyabet, obezite ve kalp rahatsızlıkları gibi ciddi sağlık problemlerini artırdığı düşünülüyor. Ancak, ABD'li bilim insanları bu duruma bağlı yedi molekülü kan örneklerinde tespit etti.

eBioMedicine dergisinde yayımlanan araştırmanın bulguları, gündüz yorgunluğunda beslenme alışkanlıkları ve hormonların belirgin bir etkiye sahip olduğunu, özellikle omega-3 ve omega-6 yağ asitlerinin ise gündüz uyku haline karşı koruyucu olabileceği vurgusunu taşıyor.

Çalışmada, hormonlar ve diyet gibi dışsal etmenler üzerinde etki yaratan 877 doğal metabolit (vücutta bulunan moleküller) hakkında bilgi toplandı. 6000 katılımcıdan alınan kan örnekleri ve gün içinde ne sıklıkla uykuya daldıklarına dair yapılan anketler sonucunda, EDS ile ilişkilendirilen yedi metabolit tespit edildi.

Uyku bozuklukları özelinde uzman Dr. Tariq Faquih, “Araştırmamız, diyet ve genetik faktörlerin EDS oluşumunda önemli bir rol oynayabileceğini ortaya koyuyor. Biyolojik süreçleri daha iyi anladıkça, EDS’nin neden kaynaklandığını, erken belirtilerini ve bu durumu yaşayan bireylere nasıl yardımcı olabileceğimizi daha net bir şekilde kavrayabiliyoruz.” dedi.

Araştırma ekibi, yağlı balıklar, yumurta sarısı ve kuruyemişler gibi besinlerde bulunan omega-3 ve omega-6 yağ asitlerinin gündüz uyku hali riskini azalttığı sonucuna ulaştı. Bununla birlikte, fermente ve aşırı olgunlaşmış gıdalarda bulunan ve tiramin adı verilen bir başka metabolit, özellikle erkeklerde aşırı gündüz uyku hali riskini artırma potansiyeline sahip. Tiraminin aynı zamanda gece uykusunu geciktirdiği ve kalitesini düşürdüğü, bu durumun da gündüz uyku haline katkıda bulunabileceği ifade edildi.

Araştırmacılar, progesteron gibi bazı hormonların melatonin üretimindeki rolü ve bu sürece bağlı olarak cinsiyete göre değişkenlik gösteren üç molekülü de belirledi.

Uzmanlar, elde edilen bulguların EDS için diyet değişiklikleri gibi olası tedavi hedeflerini ortaya koyduğunu belirtti. Ancak çalışmanın bazı sınırlamaları olduğu ve sonuçların doğrulanması için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulduğu vurgulandı.