Damla Cesur

Sumud Filosu Tehlikeli Sularda: "12 İsrail Gemisi Yolda"

Sumud Filosu Tehlikeli Sularda:

Gazze’ye destek sağlamayı amaçlayan ve 50'den fazla gemiden oluşan Küresel Sumud Filosu “yüksek riskli bölgeye” girdi.

İsrail’in filoya müdahalesi konusundaki planları, uluslararası hukukun yeniden sorgulanmasına yol açtı.

Sumud Filosu'nun sosyal medya hesaplarından, yolculukla ilgili bilgiler paylaşıldı.

Paylaşımda, "Yüksek alarm durumundayız. Filo üzerindeki insansız hava aracı hareketliliği artış gösteriyor. Önümüzdeki saatlerde farklı gelişmeler yaşanabileceğine dair birkaç rapor alındı." ifadeleri yer aldı.

Bugün akşam saatlerinde filonun sosyal medya hesabında yapılan açıklamada, Gazze'ye yaklaşık 90 deniz mili (166 km) mesafe kaldığı belirtildi.

Diğer bir açıklamada ise "Tekneleri durdurmak amacıyla 12 İsrail gemisi filoya yaklaşıyor" ifadesine yer verildi.

Gazze’ye doğru yol alan Küresel Sumud Filosu, halihazırda daha önceki görevlerin hedef alındığı yüksek riskli bölgeden geçiyor.

İsrail kamu yayıncısı Kan, ordunun filoyu durdurmak üzere donanma komandoları ve savaş gemileri hazırladığını, bazı gemileri batırmayı planladığını bildirdi.

İsrail, pek çok aktivisti donanma gemilerinde gözaltına almayı, daha sonrasında Aşdod Limanı üzerinden sınır dışı etmeyi amaçlıyor.

Milli Savunma Bakanlığı (MSB), Sumud Filosu ile ilgili açıklama yaptı. Açıklamada, insani yardım faaliyetleri çerçevesinde 3'ü Türk vatandaşı olmak üzere 11 kişinin Türk Deniz Kuvvetlerince karaya tahliye edildiği belirtildi.

MSB'nin açıklamasında, "Doğu Akdeniz'de hareket eden sivil gemilerle yapılan insani yardım çalışmalarında toplam 11 kişi, 3'ü Türk vatandaşı olmak üzere, Deniz Kuvvetlerimiz tarafından karaya çıkarılmıştır." denildi.

İsrail, 2010 yılından bu yana tüm özgürlük filolarını durdurma girişiminde bulundu.

En dikkat çeken olay, 31 Mayıs 2010 tarihinde Mavi Marmara gemisine uluslararası sularda düzenlenen baskında yaşandı.

İsrail komandoları, 10 aktivisti öldürürken, birçok kişiyi de yaraladı. Bu olay, Türkiye–İsrail ilişkilerinde uzun süreli bir krize neden oldu.

İsrail donanması, Özgürlük Filosu Koalisyonu’na (Freedom Flotilla Coalition) bağlı Madleen isimli yelkenliyi uluslararası sularda durdurup Aşdod Limanı’na göndermiştir.

Teknede iklim aktivisti Greta Thunberg ve Filistin kökenli Fransız Avrupa Parlamentosu üyesi Rima Hassan gibi tanınmış şahısların bulunması, durumu dünya gündeminin üst sıralarına taşıdı.

İsrail Dışişleri Bakanlığı, tüm yolcuların emniyetinin sağlandığını ve ülkelerine geri gönderileceğini açıkladı. İsrail’in yayımladığı görüntülerde, askerlerin aktivistlere yiyecek ve su verdiği görüldü.

Ancak Freedom Flotilla, İsrail güçlerinin müdahale sırasında dronlar kullandığını ve teknedekilere “tahriş edici bir madde” sıktığını açıklayarak, operasyonu “hukuksuz” olarak nitelendirdi.

Kara sularının sınırı: Kıyı devletleri, kıyılarından 22 kilometre uzaklığa kadar tamamen egemenlik hakkına sahiptir.

Münhasır Ekonomik Bölge (MEB): 370 kilometreye kadar uzanmaktadır. Bu alanda balıkçılık ve sondaj gibi etkinlikler gerçekleştirilebilir; ancak seyrüsefer serbestliği vardır.

Açık denizler (uluslararası sular): Dünya denizlerinin %64’ünü kapsamakta ve hiç bir devletin kontrolü altında değildir. 1982 BM Deniz Hukuku Sözleşmesi (UNCLOS) gereğince açık denizlerde gemilerin serbest dolaşım hakkı garanti altındadır. Gemiler, yalnızca kendi bayrak devletlerinin yargı yetkisine tabi olmaktadır.

Uluslararası kurumlar ve hukukçular, İsrail’in müdahale planlarının birçok uluslararası sözleşmeyi ihlal ettiğini vurgulamaktadır:

BM Deniz Hukuku Sözleşmesi (UNCLOS): Açık denizlerde serbest seyrüseferi temin etmektedir.

San Remo Deniz Hukuku El Kitabı: Aç bırakma gibi uygulamalara neden olan veya insani misyonlara yönelik ablukanın yasadışı olduğunu belirtmektedir.

BM Güvenlik Konseyi 2720 ve 2728 sayılı kararları: İnsani yardıma engelsiz erişim talep etmekte olup, bu taleplerin yerine getirilmesi gerektiğine işaret etmektedir.

Soykırım Suçunun Önlenmesi Sözleşmesi: Sivilleri kasıtlı olarak tehlikeye sokmayı yasaklamaktadır.

Dördüncü Cenevre Sözleşmesi: İnsani yardıma serbest geçiş hakkı tanımaktadır.

Roma Statüsü: Sivilleri aç bırakmayı bir savaş suçu olarak tanımlamaktadır.