Atilla Türkoğlu

Stockholm Sendromu'na ilham kaynağı olan isim: Hayata veda etti!

Stockholm Sendromu'na ilham kaynağı olan isim: Hayata veda etti!

İsveç'teki Kaçırma Olayında "Stockholm Sendromu"na İlham Veren Suçlu Hayatını Kaybetti

İsveç'in başkenti Stockholm'de 1973 yılında yaşanan bir banka soygunu ve kaçırma olayına karışan suçlulardan biri olan 78 yaşındaki Clark Olofsson'un yaşamını yitirdiği bildirildi. BBC'nin aktardığına göre, Olofsson'un ailesi, uzun süredir hasta olan kişinin hastanede hayata veda ettiğini duyurdu. 
Soygun süresince Olofsson'un rehinesi olan kişiler, ona ve suç ortağına karşı bir sempati geliştirmiş, dışarıda bulunan polis güçlerine karşı ise düşmanca bir tutum sergilemişti. Bu olay, kaçırılan bireylerin kendilerini rehin tutan insanlara karşı olumlu duygular beslediği fikrini ortaya atmış ve "Stockholm Sendromu" teorisinin gelişmesine zemin hazırlamıştı. 
REHİNE, BAŞBAKAN İLE GÖRÜŞTÜ: “TAMAMEN GÜVENİYORUM”
Bankada gerçekleştirilen soygunun ve rehine krizinin başlangıcını Jan-Erik Olsson isimli bir kişi yapmıştı. Üç kadın ve bir erkeği rehin alan Olsson, daha önceki bir mahkumiyet döneminde arkadaş olduğu Olofsson'un hapisten bankaya getirilmesini talep etti. İsveçli yetkililer bu isteği yerine getirince Olofsson, bankaya girdi ve polis tarafından kuşatılan mekanda yer aldı. 
Daha sonra cinayete teşebbüs, uyuşturucu ticareti ve saldırı gibi suçlardan ceza alacak olan Olofsson, banka soygunundan yıllar sonra Aftonbladet gazetesine verdiği bir röportajda, hapis cezasının kısaltılması karşılığında rehineleri korumasının istendiğini ancak sözüne sadık kalınmadığını belirtmişti. 
Olofsson, banka içinde rehinelerden biri olan Kristin Enmark'ı, soyguncuların talimatıyla dönemin İsveç başbakanıyla telefonda görüşmeye ikna etmeyi başarmıştı. Enmark, bu görüşmede, soyguncularla birlikte bankadan çıkmak için izin istedi ve, “Clark’a ve soyguncuya tamamen güveniyorum… Onlar bize hiç zarar vermedi... Aksine, gerçekten iyi davrandılar. İster inanın ister inanmayın, burada güzel zaman geçirdik.” şeklinde konuştu. 
“BANA SÖZ VERDİ, BEN DE GÜVENMELİYİM”
Enmark, bu telefon görüşmesinin ardından yaptığı diğer konuşmalarda, rehin alanların polis tarafından zarar göreceğinden endişe duyduğunu ifade etti ve onların eylemlerini haklı çıkarmaya devam etti. 
Rehine, sonradan yazdığı anılarında Olofsson hakkında, “Bana hiçbir şey olmayacağına dair söz verdi. Ben de ona inanmaya karar verdim. O zaman 23 yaşındaydım ve canım için korkuyordum.” ifadelerine yer verdi.
Rehine krizi, altı günün sonunda sona erdi ve polis, binanın çatısından içeri girerek göz yaşartıcı gaz kullanarak soyguncuları etkisiz hale getirdi. Rehineler, önce Olofsson ve Olsson'u bırakmak istemedi, çünkü polisin onlara zarar vereceğinden korkuyorlardı. Ancak daha sonra her iki suçluya karşı ifade vermekten de vazgeçtiler. 
Uzmanlar, o zamandan bu yana "Stockholm Sendromu"nun gerçek bir psikiyatrik durum mu, yoksa travmatik anlarla başa çıkmak için bir savunma mekanizması mı olduğunu tartışmaya devam etmektedir. Bu kavram, İsveçli psikiyatrist ve kriminolog Nils Bejerot tarafından ortaya konulmuştur. 
Enmark, 2021 yılında BBC’ye yaptığı bir açıklamada "Stockholm Sendromu" tanımını reddederek, “Bu, mağdurları suçlamanın bir yolu. Ben hayatta kalmak için elimden geleni yaptım.” şeklinde ifade etti. 
Olofsson ise Belçika'daki uyuşturucuyla bağlantılı suçlardan ceza aldıktan sonra, en son 2018'de hapisten tahliye olmuştu. 2022 yılında, "Clark" isimli Netflix yapımında Olofsson'u Bill Skarsgård canlandırmıştı.