Rusya-Ukrayna Çatışmasında Barış Umutlarının Sönüş Sebepleri Neler?

Rus Ordusunun Ukrayna Üzerindeki Saldırıları Artıyor
Rus ordusu, son haftalarda Ukrayna'nın pek çok kentine yönelik yoğun saldırılar düzenlemeye başladı.
Ukrayna makamlarından gelen bilgiler, 29-30 Ağustos tarihlerinde Zaporijya kentine yaklaşık 600 insansız hava aracıyla gerçekleştirilen saldırının, dönemin en yoğun hava operasyonu olduğunu ortaya koydu.
Rusya, hafta sonu Dnipro ve Pavlovgrad dahil olmak üzere 14 bölgeyi hedef alarak, karada ilerleme kararlılığını gösterdi.
Geçtiğimiz hafta Rus ordusu Kiev'e yönelik yoğun saldırılarda bulunmuş, sivil hedefler arasında Avrupa Birliği Delegasyon binasını da vurmuş ve bu durum hem Ukrayna'da hem de Avrupa'da sert tepkilere yol açmıştı.
Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski, yaptığı son açıklamada, Rusya'nın barış niyeti taşımadığını belirterek, uluslararası topluma hızlı ve etkili yaptırımlar uygulama çağrısında bulundu. Avrupa Birliği de Rusya'ya yönelik 19. yaptırım paketini hazırlamakta olduğunu duyurdu.
Ancak, bundan iki hafta önceki durum oldukça farklıydı.
ABD Başkanı Donald Trump, 15 Ağustos'ta Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Alaska'da, 18 Ağustos'ta ise Zelenski ve önde gelen Avrupa liderleri ile Beyaz Saray'da iki zirve gerçekleştirmiş ve Rusya-Ukrayna zirvesinin düzenleneceğini açıklamıştı. Üç yıldır devam eden savaşın sona erebileceği umutları bu gelişmelerle artmıştı.
Fakat günümüzde tarafların doğrudan görüşmeyi hiç de yakın bulmadığı görülüyor. Kremlin, böyle bir görüşme planının mevcut olmadığını vurgularken, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da gerekli hazırlıklar olmadan görüşme gerçekleşmeyeceğini ifade etti.
Bu Duruma Nasıl Gelindi?
Süreçte yapılan analizler, ABD Başkanı Trump’ın durumu yeterince iyi değerlendiremediğini ve Dışişleri Bakanlığı ile istihbarat uzmanlarının düşüncelerine kulak vermediği için Putin’in stratejisini göremediği yönünde. New York Times'da yayımlanan bir haberde, Trump yönetiminin diplomaside "kör uçuş" yaptığı ve uzmanlardan hiç faydalanılmamasının olumsuz sonuçlara yol açtığı eleştirisi yer aldı.
Trump’ın Ortadoğu Özel Temsilcisi ve aynı zamanda Ukrayna-Rusya savaşını da yöneten Steve Witkoff'un, Alaska zirvesi öncesinde Putin ile yaptığı görüşmede Kremlin’in tutumunu tam olarak anlayamadığı ve Washington'un durumun ciddiyetini kavrayamadığı Amerikan medyasında sıkça gündeme getirildi.
Putin'in, ABD’de yeni yönetimin iş başına gelmesinin ardından Ukrayna meselesi dahil küresel düzeni Trump ile tartışabilmek için Alaska zirvesinde önemli bir fırsat yakaladığı düşünülüyor. Savaşın sürdürülmesi için zaman kazanmayı hedefleyen Putin'in, kış aylarına kadar saldırıları durdurmayı veya yavaşlatmayı düşünmediği öngörülüyor.
Ayrıca, Trump ile görüşmesinin ardından “ateşkes” olasılığını gündemden kaldırdığı değerlendiriliyor.
Taraflar Anlaşmaya Uzak
Putin ve Zelenski arasındaki olası görüşmeye dair beklentilerin, taraflar arasındaki temel farklılıklar giderilmeden artırılması, sorunların öne çıkmasına yol açıyor.
Rusya ve Ukrayna arasındaki iki ana anlaşmazlık, güvenlik garantileri ve toprak meseleleri üzerine yoğunlaşıyor.
Ukrayna, savaşın sona ermesinin ardından Rusya'nın bir daha saldırmaması için etkili güvenlik garantileri istemekte ve bu kapsamda Batılı ülkelerden oluşan bir barış gücünün konuşlanmasını talep etmektedir.
Rusya ise güvenlik garantilerinin kendisiyle danışmadan belirlenemeyeceğini ve Ukrayna’ya NATO güçleri konuşlanmasının mümkün olamayacağını belirtmektedir. Henüz doğrulanmamış haberler, böyle bir kuvvet oluşturulursa Çin ve Güney Afrika gibi Avrupalı olmayan ülkelerin tercih edileceğini iddia etmektedir.
ABD ve Avrupa ülkeleri arasında son 10 gündeki görüşmelerden net bir sonuç elde edilememesi süreci olumsuz etkileyen etmenlerden biri olarak değerlendirilmektedir.
Rusya-Ukrayna arası en kritik konu ise toprak meselesidir; Rusya’nın işgal ettiği bölgeler karşılığında Donbass’ın tamamını istemesi basında yer alan haberler arasında. Ukrayna ise toprak bütünlüğünden ödün verme niyetinde olmadığını ifade etmektedir.
Moskova, bu konularda bir anlaşma olmadan Putin-Zelenski görüşmesinin gerçekleşmeyeceği mesajını net bir biçimde vermektedir.
Trump Ne Yapacak?
ABD Başkanı Trump'ın bu süreçteki tavrı ise belirsizliğini koruyor.
Trump, son aylardaki Putin’e yönelik rahatsızlığını gizlememiştir. Kalıcı bir barış anlaşması sağlanamazsa Rusya’ya yaptırım uygulama tehdidinde bulunmuş ve Rusya’dan petrol ile doğalgaz alan ülkelerin de yaptırımlara tabi tutulacağını belirtmiştir.
ABD Başkanı, Beyaz Saray zirvesinin ardından birkaç hafta bekleyeceğini vurgulamış, ancak izleyeceği yol hakkında net bir ifade vermemiştir. Yardımcısı J.D. Vance ise Rusya’nın ciddi tavizlerde bulunduğunu belirtmiş ve taraflar savaşmaya devam ettiği takdirde ABD’nin daha fazla müdahil olamayabileceğini ifade etmiştir.
Trump'ın alacağı tavrın barışa giden yolda karşılaşılan zorlukların hangi tarafın daha fazla sorumlu tutulacağına göre şekilleneceği düşünülmektedir.