İbrahim Uysal

Revolutioner Keşif: Japon Araştırmacılar Otizme Sebep Olan Genetik Anomalileri Ortaya Çıkardı

Revolutioner Keşif: Japon Araştırmacılar Otizme Sebep Olan Genetik Anomalileri Ortaya Çıkardı

Yeni Araştırma, Otizmin Genetik Temellerini Ortaya Koyuyor

Uzun zamandır otizmin kalıtsal bir bileşene sahip olduğu bilinmekteydi, fakat DNA'daki değişikliklerin bu duruma nasıl yol açtığı tam olarak anlaşılamamıştı. Yeni bir araştırma, bu soruya önemli bir cevap sunuyor.
Kobe Üniversitesi'nde gerçekleştirilen araştırmada, otizm ile ilişkilendirilen genetik mutasyonların çoğunun beynin doğal "temizlik sistemi" üzerinde olumsuz etkiler yarattığı belirlendi. Bu sistem, sinir hücrelerinin işlevselliği için atık ve hasarlı yapıları ortadan kaldırma görevini üstleniyor.

Ancak, araştırmaya göre bu sistemdeki bir arıza, sinir hücrelerinde atık birikmesine neden oluyor. Bu durum, hücrelerin sinyal alma ve gönderme yeteneklerini zayıflatıyor. Böylelikle öğrenme güçlüğü, dil becerilerinde zorluklar ve sosyal etkileşim problemleri gibi otizmin temel belirtilerini açıklamak mümkün hale geliyor.

GENETİK MUTASYONLAR ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ İNCELENDİ

Araştırma, genetik mutasyonların beyin üzerindeki etkilerini anlamaya yönelik bir çaba içerisinde. Bilim insanları, otizm spektrum bozuklukları (OSB) ile en güçlü ilişkili 63 farklı genetik mutasyon içeren bir hücre kütüphanesi oluşturdu.

Bu hücreler, erken evre fare embriyolarından elde edilen ve tüm vücut dokularına dönüşebilme yeteneğine sahip kök hücrelerden türetilmiştir. İnsan embriyoları kullanılmamıştır. Mutasyonlar, gen düzenleme aracı olan CRISPR ile DNA’ya dikkatlice işlenmiştir.
Araştırmacılar, bu hücrelerden farklı beyin dokuları geliştirirken, aynı mutasyonlara sahip yetişkin fareler üreterek genetik değişimlerin beyin yapısı ve davranış üzerindeki uzun vadeli etkilerini incelediler.
ORTAK SORUN: ATIK TEMİZLEME SİSTEMİNDEKİ BOZULMA

Deney sonuçları oldukça dikkat çekiciydi. Mutasyonların önemli bir kısmında benzer bir sorun gözlemlendi: Beynin atık temizleme mekanizması sağlıklı çalışmıyordu.
Düşünce, duygu ve davranışları kontrol eden nöronlar, bozuk hücre bileşenlerini ortadan kaldıramıyordu. Araştırmada bu durum, "nöronlarda proteinlerin kalite kontrolünün yetersizliği, hücresel işlevlerde bozulmalara yol açabiliyor" ifadeleriyle açıklandı.

Bilim insanları, nöronların sürekli yeni bileşenler ürettiğini, ancak bozulmuş parçaların temizlenememesi halinde bu sistemin tıkanarak işlev yitirdiğini vurguladı. Bu sorun, beynin iletişim, öğrenme ve sosyal beceri ağlarında bozulmalara sebep olabiliyor.
Araştırmacılar, inceledikleri genetik mutasyonların yalnızca otizmde değil, şizofreni ve bipolar bozukluk gibi diğer psikiyatrik hastalıklarda da rol oynadığını belirtiyor. Bu nedenle geliştirilen hücre kütüphanesinin, diğer nöropsikiyatrik hastalıkların araştırılması için de faydalı olabileceği düşünülüyor.

Bu bulgular, yalnızca risk genlerinin belirlenmesi açısından değil, aynı zamanda otizme yol açabilecek biyolojik süreçlerin anlaşılması yönünde de önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Bilim insanları, elde edilen bilgilerin kişiye özel genetik tedavilerin geliştirilmesinde kritik bir rol oynayabileceğini ifade ediyor. Ancak klinik uygulamaların hayata geçirilmesi için hâlâ uzun süreli araştırmalara ihtiyaç duyulmakta.
Araştırma, otizm tanılarındaki büyük artışın ardından gerçekleştirilmiştir. 2021 yılında yayımlanan bir çalışmaya göre, Birleşik Krallık’ta 1998-2019 döneminde otizm teşhislerinde yüzde 787 oranında bir artış gözlemlenmiştir. Geçtiğimiz ay açıklanan NHS verileri, yalnızca İngiltere'de 200 binden fazla kişinin otizm değerlendirmesi için beklediğini göstermiştir. Bu sayı, 2021’e kıyasla üç kat daha fazladır.

Otizmli bireyler arasında görüşlerin değişiklik gösterdiği bilinmektedir. Bazı bireyler, otizmi bir hastalık değil, farklı bir nörolojik yapı olarak değerlendirmektedir. Bu nedenle "tedavi" değil, daha fazla anlayış ve uyum beklentisi içindedirler.

Kobe Üniversitesi’nin çalışması, genetik kökenlere yönelik gerçekleştirilen ilk araştırma değildir. Bu yılın başlarında yapılan başka bir çalışmada, nadir görülen genetik bir bozukluk olan miyotonik distrofi tip 1 (DM1) hastalığına sahip bireylerin otizm geliştirme riskinin 14 kat daha fazla olduğu belirlenmiştir.

Ayrıca, çevresel etmenlerin de otizm üzerinde etkili olabileceği düşünülmektedir. 2023'te yürütülen bir araştırma, plastik ürünlerde yaygın olarak bulunan bisfenol A (BPA) adlı kimyasalın, erkek çocuklarda otizm riski artırabileceğini ortaya koymuştur. Annenin hamilelik döneminde yüksek BPA seviyelerine sahip olması, çocuğun iki yaşına kadar otizm belirtileri gösterme ihtimalini üç kat, 11 yaşına kadar otizm tanısı alma ihtimalini ise altı kat artırmaktadır.
BPA, plastikleri sertleştirmek ve metallerin paslanmasını önlemek amacıyla kullanılan, "cinsiyet hormonlarını etkileyen" etkileri olduğu düşünülen bir kimyasaldır.