İbrahim Uysal

Putin'in Uzay Vizyonu: Rus Gizli Uydusu Savaş Korkularını Tırmandırdı!

Putin'in Uzay Vizyonu: Rus Gizli Uydusu Savaş Korkularını Tırmandırdı!

Uzay, 20. yüzyıldan bu yana, hem bilimsel keşiflerin hem de askeri rekabetin sahnesi haline geldi.

New York Times tarafından yayınlanan bir rapora göre, Dünya'nın yörüngesinde dolaşan gizemli bir Rus uydusunun, uzaydaki yeni bir silahlanma yarışını simgeliyor olabileceği öne sürülüyor.

ABD yetkilileri, "Cosmos 2553" adı verilen uydunun, Rusya'nın gelecekteki uzay tabanlı silah sistemlerini test etme amacıyla kullanılıyor olabileceğini düşünüyor. Bu tür iddialar, uzayın uluslararası askeri stratejilerdeki rolünü yeniden gündeme getiriyor.

Rusya, bu uydunun Şubat 2022’de, Ukrayna'ya yönelik işgalden hemen önce Plesetsk Uzay Üssü'nden fırlatıldığını açıklamıştı. İlk bakışta sıradan bir bilimsel görev gibi görünen bu fırlatma, uydunun "Van Allen radyasyon kuşaklarında" test yapmak üzere tasarlandığı iddialarıyla dikkat çekti.

Ancak, uydunun, genellikle işlevini yitirmiş uyduların bulunduğu mezarlık yörüngesine yerleşmesi, ABD'deki gözlemcileri endişelendirdi.

ABD istihbarat yetkilileri, uydunun aslında sahte savaş başlıkları taşıyan bir test platformu olabileceğini dile getiriyor. Bu durum, uzayda konuşlandırılabilecek nükleer cihazların veya anti-uydu silahlarının geliştirilmesi anlamına gelebilir.

Uzmanlar, uzaya yerleştirilen nükleer bir cihazın, elektromanyetik darbe (EMP) yoluyla yüzlerce uyduyu devre dışı bırakabileceğini belirtiyor. Bu tür bir silahın, yalnızca uzayda değil, Dünya üzerindeki iletişim, enerji ve GPS altyapısına da zarar verebileceği ifade ediliyor.

1962 yılında ABD'nin gerçekleştirdiği Starfish Prime deneyi, alçak Dünya yörüngesindeki bir nükleer patlamanın, yüzlerce kilometre uzaklıktaki Hawaii adasında bile elektrik sistemlerini etkilediğini göstermişti.

Cenevre merkezli silahsızlanma uzmanı Pavel Podvig, Cosmos 2553'ün potansiyel bir nükleer anti-uydu silahı için veri toplayabileceğini öne sürüyor. Ancak bu tür bir hareket, 1967 tarihli Uzay Antlaşması'nı ihlal ederek global bir diplomatik krizi tetikleyebilir.

Rusya'nın 2021’de eski bir Cosmos uydusunu yok ederek oluşturduğu enkaz bulutu, uzaydaki güvenlik endişelerini tırmandırmıştı. Aynı şekilde, Çin de robotik kollarla uyduları yörüngeden çıkarabilecek teknolojiler üzerinde çalışmalar yapıyor. Bu teknolojilerin "çift kullanımlı" olabileceği düşünülüyor, yani hem sivil hem de askeri amaçlarla kullanılabilir.

Batılı uzmanlar, bu durumun yalnızca ulusal güvenlik için değil, modern toplumun günlük yaşamı için de tehdit oluşturduğunu vurguluyor. İngiltere Hava Kuvvetleri Komutanı Sir Richard Knighton, İngiltere ekonomisinin günlük yaklaşık 1 milyar sterlinlik faaliyetinin uzaya bağımlı olduğunu belirterek, uzaydaki rekabetin önemine dikkat çekti.

ABD, Çin ve Rusya gibi büyük güçlerin uzay teknolojilerini hızla geliştirmesi, silahlanma yarışının kaçınılmaz hale geldiğini gözler önüne seriyor. Çin’in hipersonik kayma aracı denemesi ve ABD’nin gizli uzay aracı X-37B ile gerçekleştirdiği testler, bu rekabetin ne kadar ileriye gidebileceğini gösteriyor.

Bu geliştirilen silahlar, yalnızca uzayda değil, Dünya'da da kaosa yol açma potansiyeline sahip. Bankacılık sisteminden iletişim altyapısına kadar her şey uydular aracılığıyla işliyor ve büyük bir uzay saldırısı, modern yaşamı derinden etkileyebilir. Ayrıca, uzayda meydana gelebilecek bir çatışma, yörüngedeki enkaz miktarını artırarak tüm insanlığın uzaya erişimini kısıtlayabilir.

Uzmanlar, bu gerilimlerin Uzay Antlaşması gibi uluslararası düzenlemelerin yeniden değerlendirilmesini gerektirdiğini vurguluyor. Ancak, Rusya’nın BM'de bu Avrupa'dan sunulan bir karar tasarısını veto etmesi, krizin diplomatik yollarla çözülmesinin ne kadar zor olabileceğini ortaya koyuyor.

Uzay savaşları, Soğuk Savaş döneminde ABD ve Sovyetler Birliği’nin askeri rekabetiyle gündeme geldi. 1960’lardan itibaren casus uydular, anti-uydu silahları ve Stratejik Savunma İnişi (SDI) projeleri, bu alandaki teknolojik ilerlemeleri hızlandırdı.

21. yüzyılda Çin, Rusya ve ABD, uydu imha sistemleri ve siber saldırılarla uzayı stratejik bir savaş alanı haline getirdi. Ancak bu durum, iletişim ve güvenlik altyapısını tehdit ederken, uzayın silahsızlandırılmasına yönelik dünya çapındaki çabaların da bir kaçınmasına neden oluyor. Gelecek, uzayda iş birliği ile çatışma arasında bir denge arayışı olacaktır.