Psikopat Olup Olmadığınızı Anlamanın 4 Kesin İpucu!

Psikopatinin Doğası: Genetik mi, Çevresel mi?
Psikopati, doğuştan bir özellik midir yoksa çevresel faktörlerin etkisiyle mi gelişir? Çinli bir nörolog ekibinin yürüttüğü araştırma, bu soruya yanıt arayarak beynin belirli bölgelerinin saldırganlık, dürtüsellik ve empati eksikliği gibi psikopatik özellikleri desteklediğini ortaya koydu.
Avrupa Nörobilim Dergisi’nde yayımlanan çalışma, daha önce psikopat olarak klinik teşhis almayan ancak psikopatik eğilimler taşıdığını belirten 82 bireyin beyin taramalarını analiz etti. Araştırmacılar, bu bireylerin dürtüsellik, saldırganlık ve empati eksikliği sergileme olasılıklarının, daha düşük psikopatik özelliklere sahip olanlarla karşılaştırıldığında daha yüksek olduğunu tespit etti.
BEYİN BAĞLANTILARINDAKİ FARKLILIKLAR
Çalışma, beynin ön (frontal) ve yan (parietal) bölümlerindeki yapısal bağlantıların güçlendiğini gösterdi. Bu bölgeler, karar alma, duygu düzenleme ve dikkat gibi fonksiyonları yerine getirmektedir. Bulgular, psikopatik özellikleri yüksek olan bireyler arasında bu bağlantıların daha yoğun ve belirgin olduğunu ortaya koydu.
Araştırmacılar, bu bireylerin beyinlerinde bazı yolların aşırı güçlendiğini, bazı yolların ise zayıflayarak zararlı veya sosyal normlara aykırı davranışları tetikleyebileceğini vurguladı.
Psikopatik eğilimler sadece şiddet ya da suç ile sınırlı kalmamakta; duygusal kopukluk, manipülatif iletişim ve empati eksikliği gibi daha geniş bir davranış repertuarıyla da ilişkilendirilmektedir.
KLİNİK OLMAYAN PSİKOPATİ
Araştırma, psikopatinin bir spektrum halinde değerlendirildiğini öne sürmektedir. Her psikopatik özelliğe sahip birey, klinik düzeyde psikopat olmayabilir. Bireyler bu özellikleri farklı seviyelerde taşırken, çoğu zaman klinik teşhis almadan hayatlarına devam edebilirler.
ABD'de yapılan istatistikler, nüfusun yaklaşık %1'inin klinik olarak psikopat teşhisi aldığını gösteriyor. Bu, yaklaşık 3,3 milyon kişinin psikopat olduğu anlamına gelmektedir.
Çalışma verileri, Almanya'nın Leipzig kentindeki "Leipzig Zihin-Beden Veritabanı"ndan elde edilmiştir. Araştırmaya katılanlar, psikopatik özellikleri değerlendiren "Kısa Karanlık Üçlü Testi"ni tamamladı. Bu test, narsisizm, manipülasyon ve empati eksikliği gibi eğilimleri ölçen 27 sorudan oluşmaktadır.
Ayrıca katılımcıların dışa dönük davranışları, "Yetişkin Öz Bildirimi" adlı ölçekle değerlendirildi. Bu ölçüm, saldırganlık, sınır ihlali ve uygunsuz sosyal davranışlar gibi çeşitli belirtileri içermektedir.
Araştırmanın sonuçlarına göre, psikopatik özelliklerle ilişkili olarak pozitif ve negatif olmak üzere iki temel beyin ağı tanımlanmıştır. Pozitif ağ, karar verme ve duygu düzenleme bölgeleri arasındaki bağlantıların güçlendiği alanları belirtirken, negatif ağ öz denetim ve dikkat gibi süreçleri yöneten bölgelerdeki bağlantıların zayıflamasını kapsamaktadır.
Dil ve iletişim alanlarında da dikkate değer bağlantılar tespit edilmiştir. Manipülatif bireylerin, dili genellikle stratejik ve kontrol edici amaçlarla kullandığı düşünülmektedir.
Ayrıca ödül sistemi ile karar verme merkezleri arasında güçlü bağlantılar bulunmuştur. Bu durum, psikopatların kısa vadeli tatmin peşinde başkalarına zarar verebilmelerini açıklamaktadır.
İngiltere merkezli psikiyatrist Dr. Jaleel Mohammed, psikopatların diğer insanların duygularına karşı genel bir kayıtsızlık sergilediğini ifade ederek, “Bir psikopata duygularınızı anlattığınızda, size açıkça umursamadığını söyleyebilir” dedi. Dr. Mohammed'e göre, psikopatlar için empati kurmak zaman kaybı olarak değerlendirilebilir ve iletişim genellikle çıkar temellidir.