Profesör Uyardı: Depresyon Tehlikesi İki Katına Çıkıyor!

İnsülin Direncinin Depresyon Üzerindeki Etkileri Üzerine Araştırmalar
ABD'de her üç bireyden birinin insülin direnciyle karşı karşıya kaldığı ve bu durumun depresyon gelişme riskini iki katına çıkardığı bildiriliyor.
Stanford Üniversitesi'nin Metabolik Psikiyatri Programı tarafından gerçekleştirilen çalışmalar, insülin direncinin majör depresif bozukluk için kuvvetli bir risk faktörü olduğunu ortaya koymuş durumda. Uzmanlar, hem fiziksel hem de zihinsel sağlık sorunlarını önlemek amacıyla insülin duyarlılığının düzenli olarak değerlendirilmesinin elzem olduğunu vurguluyor.
İNSÜLİN DİRENCİ VE RUH SAĞLIĞI ARASINDAKİ BAĞLANTI
Stanford Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Dr. Shabani Sethi, hem psikiyatri hem de obezite tıbbı alanında uzman bir isimdir. Dr. Sethi, “Amerika Birleşik Devletleri'nde her üç kişiden biri insülin direncine sahip ve bu durum, geçmişte psikiyatrik bir rahatsızlık yaşamış olmasanız bile depresyon riskinizi iki katına çıkarıyor,” açıklamasında bulundu.
Stanford'un Metabolik Psikiyatri Programı'nın kurucu direktörü olan Sethi, metabolizma ile ruh sağlığı arasındaki etkileşimi şöyle aktarıyor:
“Metabolik psikiyatri, yalnızca zihni değil, vücudun tüm düzeylerinde işlevsel bozuklukların üstesinden gelmeyi amaçlıyor. Vücutta ya da beyin seviyesinde meydana gelen metabolik dengesizlikler, doğrudan ruhsal hastalık riskini etkileyebiliyor.”
Sethi, depresyonun diyabet ve hipertansiyon gibi kronik hastalıklarla önemli bir ilişki içerisinde olduğunu sözlerine ekledi. “Daha ciddi depresyon yaşayan bireylerde genellikle insülin direnci veya başka bir metabolik bozukluk tespit ediyoruz. Bipolar bozukluğu bulunan hastaların yaklaşık yüzde 37-40'ında ise metabolik sendrom görülüyor,” şeklinde belirtti.
BİLİMSEL BULGULAR NE DİYOR?
2021 yılında Stanford Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen bir çalışma, insülin direncinin majör depresif bozukluk riskini artırdığını ortaya koydu.
Psikiyatri ve Davranış Bilimleri Profesörü Dr. Natalie Rasgon, “Duygudurum bozukluğu yaşayan hastaların yaklaşık yüzde 40'ında insülin direnci tespit edildi,” bilgisini paylaştı.
Araştırma süresince, ortalama yaşı 41 olan ve daha önce depresyon ya da anksiyete geçmişi olmayan 601 katılımcı üzerinde çalışmalar yapıldı. Katılımcıların açlık kan şekeri, bel çevresi ve trigliserid/HDL oranları ölçülerek insülin direnci düzeyleri belirlendi.
Araştırmacılar, metabolik ve zihinsel sağlık arasındaki bu güçlü ilişkinin klinik uygulamalara yansıtılması gerektiğini belirtiyor. Dr. Rasgon, şu öneride bulunuyor:
“Sağlık hizmeti sunucuları, obezite ve hipertansiyon gibi metabolik hastalıklara sahip bireylerin ruh hallerini değerlendirmelidir. Ayrıca, duygudurum bozukluğu yaşayan kişilerin de metabolik durumları incelenmelidir.”
Uzmanlara göre, insülin duyarlılığı testleri dünya genelinde ulaşılabilir ve düşük maliyetlidir. Erken teşhis ve müdahale, hem depresyonun önlenmesi hem de yaşam boyu süren kronik hastalıkların azaltılmasına katkıda bulunabilir.