Ekrem Tansel

Prenses Diana'nın Ölümünden 28 Yıl Geçti: Halkın Kalbinde Yaşamaya Devam Ediyor

Prenses Diana'nın Ölümünden 28 Yıl Geçti: Halkın Kalbinde Yaşamaya Devam Ediyor

Prenses Diana'nın Mirası: Aşk, Moda ve Trajedi

Prenses Diana, kamuya yakın duruşu, zarafeti ve yardımseverliği ile yalnızca İngiltere'de değil, tüm dünyada kendine özgü bir yer edindi. Ölümünden yıllar geçmiş olmasına rağmen, hala birçok kişi tarafından hatırlanıyor ve seviliyor.

Diana, halkın prensesi olarak anılmaya devam ediyor. Lady Diana Spencer'ın Galler prensesi unvanını almak için at arabasından inerek katedrale girdiği anlar, hafızalarda tazeliğini koruyor. O anlarda takvim yaprakları 29 Temmuz 1981'i gösteriyordu ve tüm dünyanın gözleri, o peri masalını andıran düğün için Londra'ya çevrildi.

Prens Charles ile Prenses Diana'nın düğünü, modern çağın en çok izlenen olaylarından biri haline geldi. Prenses Diana'nın gelinliği de en az kendisi kadar ikonik oldu. Yaklaşık 8 metre uzunluğunda kuyruğa sahip olan gelinlik, Kraliçe Mary'e ait antika dantellerle süslenmişti. 1980'lerin modasını yansıtan bu gelinlik, David ve Elizabeth Emanuel tarafından tasarlandı. Diana, her zaman büyük bir aile özlemi içindeydi. Evliliklerinin ilk yılında, 21 Haziran 1982'de Prens William dünyaya geldi.

1984 yılı 15 Eylül'de, William'ın ardından Prens Harry dünyaya geldi. Diana, çocuklarının kraliyet teamülleri çerçevesinde "normal" bir ortamda büyümelerini istiyordu. Oğulları, özel öğretmenler yerine diğer çocuklarla birlikte okulda eğitim aldı.

Diana, çocuklarının gelişimi ve eğitimiyle yakından ilgilendiği gibi, kendi şöhreti de giderek artıyordu.

Diana, kısa sürede bir moda ikonuna dönüştü. Kıyafetleri, her zaman ilgi odağı haline geldi ve "dünyanın en çok fotoğrafı çekilen kadını" unvanını kazandı. Gittiği her yerde ve attığı her adımda paparazziler peşindeydi; bu aşırı ilgi, sonunu getiren etkenlerden biriydi.

ABD'ye yaptığı ilk resmi ziyarette de dikkatler onun üzerinde yoğunlaştı. Prenses, Beyaz Saray'da John Travolta ile dans etti. Hayır işlerine verdiği destekle de uluslararası kamuoyunda ayrı bir yer edindi; özellikle AIDS hastalarına yönelik yardım çalışmalarına odaklandı. Onlarla el sıkışması, temasın tehlikeli olmadığını gösteren güçlü bir mesaj olarak algılandı.

1980'lerin sonlarına gelindiğinde evliliğinde yaşadığı sorunlar gün yüzüne çıkmaya başladı. Peri masalının gerçeği yansıtmadığı anlaşılmaya başladı. Prens Charles ile ayrı yaşamaya başlamaları, daha görünür hale geldi.

1992'de Hindistan ziyaretinde Diana'nın Tac Mahal önünde tek başına poz vermesi, evliliğindeki sorunların sembolü olarak yorumlandı. Fotoğraf, çiftin resmi olarak bir arada olsalar bile yollarını ayırmakta olduklarını gösteriyordu. 1992'de ayrı yaşamaya başlayan kraliyet çifti, 1996'da da resmen boşandı. Diana'nın evliliğini bitirdiği söylenen Camilla Parker Bowles, Prens Charles ile 1970 yılında tanışmıştı. Bir süre sevgili olduktan sonra Camilla başka biriyle evlendi. Ancak iddialara göre Prens Charles, 1986'dan itibaren Camilla ile yeniden ilişkiye başladı; bu durum Diana'yı mutsuz bir evliliğe sürükledi.

1996'da Prens Charles'tan boşanan Diana, bir yıl sonra, Haziran 1997'de 79 elbisesini açık artırmaya çıkararak yardım vakıfları için 4,5 milyon dolar topladı. Bu adım, geçmişle bağlarını koparması olarak değerlendirildi. Aynı yıl içerisinde, Angola'yı ziyaret ederek mayın temizleme çalışmalarına destek verdi. Bu ziyaret, uluslararası kamuoyunda büyük ilgi uyandırdı ve mayınlara karşı toplumsal bilinçlenmeyi artırmış oldu. Prenses Diana'nın ölümünden birkaç ay sonra, mayınları yasaklayan uluslararası anlaşma devreye girdi.

Diana'yı hayattan koparan trajedi ise Paris'te geçirdiği bir trafik kazası oldu. 31 Ağustos 1997'de, aşk yaşamaya başladığı Dodi Al Fayed ile birlikte akşam yemeğinin ardından limuzinine bindi. Prenses'i yeni sevgilisiyle görüntülemek isteyen gazeteciler peşindeydi ve bu kovalamaca, bir alt geçitte felaketle sonuçlandı.

Araçlarının betona çarpması sonucunda Lady Diana ve Dodi El Fayed hayatını kaybetti. Bu haber tüm dünyayı sarstı ve İngiltere'de büyük bir yas havası oluştu. Diana'nın düğünü gibi, cenazesi de hafızalara kazındı. Londra'daki Westminster Abbey'de bir milyondan fazla kişi cenaze törenine katıldı ve tören, dünyanın dört bir yanında televizyonlardan canlı yayınlandı.

Prenses Diana, ölümünün ardından da gündemden düşmedi. Özellikle 2017'de yayınlanan bir belgeselde çok fazla ses getirdi.

Bu belgeselde, Diana'nın aldığı konuşma dersleri sırasında çekilen, izni dahilinde kaydedilmiş görüntüler yer aldı. Görüntülerin bir kısmında, Diana, bir koruma polisiyle yaşadığı ilişkiyi hayatının en büyük aşkı olarak nitelendiriyordu. Diana, bu aşkının ortaya çıkmasının ardından koruma polisinin görevden alınmış ve hatta öldürülmüş olduğu iddialarında bulundu. Tartışma, polemik ve iddialar eksik olsa da, Diana ölümünün üzerinden onca yıl geçmesine rağmen zarafetin sembolü olmayı sürdürmektedir.