Papa Leo’nun İlk Sınavı: Kilise İçin Tarihi Dönüm Noktası

Almanya'nın Köln Başpiskoposu Woelki, Cinsel İstismar Vakaları Nedeniyle Baskı Altında
Almanya'nın Köln Başpiskoposu Kardinal Rainer Maria Woelki, cinsel istismar olaylarının yönetimi nedeniyle kamuoyunun yoğun baskısıyla karşı karşıya kaldı. Newsweek'in haberine göre, 60 binden fazla kişi Woelki'nin görevden alınması amacıyla dilekçe imzaladı.
Woelki, 2014 yılından bu yana Köln Başpiskoposu olarak hizmet vermekte ve 2012'de Papa XVI. Benedikt tarafından kardinal olarak tayin edilmiştir. Ancak, cinsel istismar vakalarının ele alınış biçimi nedeniyle eleştirilerin hedefi olmuştur.
GÜVENİLİRLİĞİ ZİEDHİ
2015 yılına geldiğinde, bir mağdurun ifade vermek istemediğini belirttiği bir vakayı yeniden incelememişti; ancak mağdur daha sonrasında ifadesini vermek için istekli olduğunu duyurdu. Bu durum, Woelki'nin güvenilirliğini sorgulayan ciddi endişeleri beraberinde getirdi.
2020'de Woelki, cinsel istismar vakalarının ele alınışını araştırmak üzere bir rapor oluşturulmasını sağladı; fakat metodolojik sorunlar bahanesiyle bu raporu halka açıklamaktan kaçındı. Bu karar, mağdurlar ve kamuoyu tarafından sert bir şekilde eleştirildi.
PAPA FRANCIS, 6 AYLIK MANEVİ İNZİVAYA YOLLAYDI
2021 yılında ikinci bir rapor yayımlandı ve bazı kilise yetkilileri görevden alındı, ancak Woelki, istifa talebine karşı çıkmayı sürdürdü. Vatikan, Woelki'nin iletişim konusunda önemli hatalar yaptığını kabul etmekle birlikte, yasal bir suç işlediğini reddetti. Geçtiğimiz aylarda hayatını kaybeden Papa Francis, Woelki'ye altı aylık manevi inziva süresi vermişti.
Yeni Papa Leo'nun bu meseleyi nasıl yöneteceği ise merak konusudur. Papa Leo, göreve geldikten sonraki ilk büyük sınavıyla yüzleşmek üzeredir.
KARARININ KİLİSENİN GELECEĞİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ BÜYÜK
Woelki'nin görevde kalıp kalmayacağına dair alacağı karar, Katolik Kilisesi'nin cinsel istismar vakalarına yaklaşımını belirleyebilir.
Bu gelişmeler, Katolik Kilisesi'nin cinsel istismar vakalarına yönelik tutumunun ve liderlik sorumluluğunun gözden geçirilmesi gerektiğini göstermektedir. Papa Leo'nun alacağı karar, yalnızca Almanya için değil, dünya genelinde kilisenin güvenilirliği ve reform süreci açısından kritik bir dönüm noktası oluşturabilir.