Narsist Kadınları Tanımanın Yolları: Belirtiler ve İpuçları

Kadın Narsisizmi: Görünmeyen Tehlikeler
Narsisizm, genellikle erkeklere özgü bir kişilik bozukluğu olarak algılansa da, uzmanlar bu algının oldukça yanıltıcı olduğunu ifade ediyor. Psikoterapist ve yazar Kathleen Saxton, kadın narsisistlerin toplumda “besleyici ve fedakâr kadın” kimliğine sığınarak duygusal manipülasyon ve kontrol uygulayabildiklerini vurguluyor.
Dr. Saxton, narsistik ebeveynliğin çocuklar üzerindeki yıkıcı etkilerini ve kadın narsisizminin özgün biçimlerini ele alıyor. “Yıllardır narsisizm çoğunlukla erkeksi bir gölge altında kalıyor. Popüler kültür, narsisistleri baskın, kibirli ve manipülatif erkekler olarak tasvir ediyor. Fakat kadın narsisistler genelde farklı bir şekilde hareket ediyor ve çoğu zaman görmezden geliniyor,” diyor Saxton.
GİZLİ VE PASİF KONTROL MEKANİZMALARI
Saxton’a göre, kadın narsisistler geleneksel olarak ‘kadınsı’ olarak görülen davranışları manipülasyon aracı olarak kullanabilmektedir. Yardımseverlik, özveri, annelik veya kırılganlık gibi tutumlar, ilişkilerin kontrol edilmesinde birer araç haline dönüşebiliyor. Bu tutumlar, pasif-agresif davranışlarla veya mağdur rolü üstlenerek güç kazanma stratejilerine dönüşebiliyor. “İlişkiyi kontrol etmek adına kırılganlıklarını bir silah olarak kullanabiliyorlar,” diyen Saxton, bu kişilerin partnerlerinin bağımsızlıklarını ‘yardım etme’ bahanesiyle kısıtladığını belirtiyor. Kültürel kalıpların da bu durumu örtbas ettiğine dikkat çeken Saxton, “Kadınları duygusal, nazik ve besleyici olarak görmeye alıştık. Bu nedenle muhtaçlık veya duygusallık gibi özellikler çoğu zaman romantize ediliyor veya mazur görülüyor. Ancak bu klişeler, bazı kadınların duygusal istismar uygulamalarına kalkan sağlıyor,” ifadelerini kullanıyor.
GÖRÜNMEYEN TRAVMALARIN KAYNAĞI
Kadın narsisizmi, özellikle aile içinde karmaşık bir yapı gösteriyor. Dr. Saxton, narsistik annelerin çocuklarını sıkça “aşk adına” kontrol ettiklerini, bu süreçte çocuklarının sınırlarını ihlal ederek bağımsızlıklarını zayıflattıklarını belirtiyor. “Bir anne, kızına rakip olabilirken, oğulunu çocuklaştırabilir. Bu tutumlar, çocuğun kimlik gelişimini olumsuz etkileyebilir. Ancak toplum, bu tür istismarı isimlendirmekten kaçınır çünkü annelik kutsanmış bir kavramdır,” diyor Saxton.
Klasik narsisizm tanımındaki büyüklenme, hayranlık ihtiyacı ve empati eksikliği gibi unsurların genellikle erkeksi davranış kalıplarına göre şekillendiğini hatırlatan Saxton, bu sebeple birçok kadın narsisistin ‘gölgede kaldığını’ savunuyor. İngiltere'de yapılan araştırmalara göre, her 20 kişiden biri narsistik kişilik bozukluğuna sahip. Klinik verilere göre erkeklerin yaklaşık %7,7’si, kadınların ise %4,8’i bu teşhisi alıyor. Ancak narsistik özellikler sergileyen kişi sayısının bu oranların üzerinde olduğu düşünülüyor.
Narsistik bireyler, çevresindeki insanlara karşı manipülatif, kontrolcü ve duygusal açıdan yıkıcı olabilir. İlişkilerde sevgi ve şefkati koşullara bağlı olarak sunabilir, eşleri veya çocukları üzerinde baskı uygulayabilirler. Uzmanlar, narsisistik eğilimlerin sadece bireysel sonuçlar doğurmakla kalmayıp toplumsal etkiye de sahip olabileceğine dikkat çekiyor. Kadınlarda narsisizmin daha örtük ve sosyal normlarla maskelenmiş bir biçimde ortaya çıkması ise, bu kişilik bozukluğunun tespitini ve müdahalesini zorlaştırmaktadır.