Atilla Türkoğlu

Libya'nın Doğu Akdeniz'deki kritik hamlesi dengeleri alt üst edecek mi?

Libya'nın Doğu Akdeniz'deki kritik hamlesi dengeleri alt üst edecek mi?

Türkiye-Libya İlişkilerinde Yeni Gelişmeler: Hafter'in Onayı Bekleniyor

Altı yıl önce Trablus’ta imzalanan Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ile yapılan anlaşmanın yeniden gündeme gelmesinin nedeni, Türkiye'nin son dönemlerde Bingazi ile ilişkilerini düzeltmesi ve bu bağlamda Temsilciler Meclisi'nin anlaşmayı onaylama yönünde güçlü sinyaller göndermesi olarak değerlendiriliyor.
Libya'da yönetim, 2011 yılından bu yana Trablus'taki UMH ile Bingazi'deki Halife Hafter'in desteklediği güçler arasında bölünmüş durumdadır.
Birleşmiş Milletler, UMH'yi ülkenin meşru yönetimi olarak tanırken, yasama organı olarak Hafter'e yakın Akile Salih'in başkanlığındaki ve Tobruk'ta bulunan Temsilciler Meclisi faaliyet göstermektedir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), Libya ile imzalanan anlaşmayı 5 Aralık 2019'da onaylamış; ancak Libya Temsilciler Meclisi henüz bu konuda adım atmamıştır. Türkiye, imzalanan anlaşma kapsamında belirlenen Türk yetki alanına ilişkin haritayı Birleşmiş Milletler'e ileterek kayda geçirilmesini sağlamıştır.
Bu anlaşmanın Libya tarafından da onaylanması, Doğu Akdeniz'de deniz yetki alanlarının belirlenmesinde Yunanistan ve Kıbrıs Rum Yönetimi ile ciddi görüş farklılıkları yaşayan Türkiye'nin hukuksal ve siyasi pozisyonunu güçlendirebilir.

ANKARA-BİNGAZİ İLİŞKİLERİ GELİŞİYOR
Türkiye ve Libya, deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına dair mutabakatı imzaladıkları gün “Güvenlik ve Askeri İş Birliği Mutabakat Muhtırası”na da imza atmışlardır.
Ankara, bu anlaşma ile o dönem Trablus ile Bingazi arasında tarafını seçmiş ve Mısır ile Birleşik Arap Emirlikleri tarafından desteklenen Hafter’in ülke yönetimini tamamen ele geçirmesini engellemiştir.
Söz konusu anlaşma kapsamında Trablus’a ait güvenlik güçlerinin eğitilmesine önemli katkıda bulunan Türkiye’nin, Libya'da hâlâ askeri varlığı bulunmaktadır.
Son günlerde Trablus-Bingazi arasındaki ilişkilerin yumuşaması ve Türkiye'nin Mısır ve BAE (Birleşik Arap Emirlikleri) ile ilişkilerini normale döndürmesi, Bingazi ile diyalogun artmasına ve sahadaki gerginliğin azalmasına yol açmıştır.
Bu gelişmelerle birlikte Türkiye ile Halife Hafter yönetimi arasında doğrudan bir iletişim kurulmuştur.
Bu kapsamda Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın’ın 25 Ağustos’ta Bingazi’de Hafter ile yaptığı görüşme ve aynı dönemde Türk Silahlı Kuvvetleri’nden bir heyetin Hafter’in oğlu ve Kara Kuvvetleri Komutanı Saddam Hafter ile gerçekleştirdiği görüşmeler somut gelişmeler olarak kaydedilmiştir.
Saddam Hafter, Haziran ayında Ankara’da Savunma Bakanı Yaşar Güler ile resmi temaslar gerçekleştirmiştir. Bu görüşmeler, taraflar arasında güvenlik ve savunma alanında iş birliği arayışının bir göstergesi olarak değerlendirilmiştir.
Middle East Eye haber sitesinde çıkan bilgiler doğrultusunda, Halife Hafter’in bu ay sonunda Ankara’ya bir ziyaret gerçekleştirmesi de beklenmektedir.

FİDAN: BİNGAZİ’YE GİDEBİLİRİM
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 28 Ağustos’ta yaptığı bir röportajda, Türkiye'nin Libya politikasının temel amacının Trablus ve Bingazi yönetimlerinin birleşmesi ve ülkenin bölünmesinin engellenmesi olduğunu ifade etmiştir.
Son altı yıl içinde Hafter yönetimi ile güven ilişkisi kurulduğunu belirten Fidan, belirli meselelerin çözüme kavuşması durumunda Bingazi’ye bir ziyaret gerçekleştirebileceğini de vurgulamıştır.
Türkiye, güvenlik gerekçeleri nedeniyle 2014 yılında faaliyetlerini durdurduğu Bingazi Konsolosluğu'nu bu yıl yeniden açmış, Türk Hava Yolları (THY) da 10 yıl aradan sonra Bingazi'ye uçuşları yeniden başlatmıştır.
Ankara’nın bu süreçte Trablus-Bingazi dengesini sağlamaya çalıştığı ve Hafter ile yakınlaşma sürecinin Trablus’un bilgisi dahilinde gerçekleştirildiği kaydedilmektedir. Türkiye-Libya-İtalya zirvesi de 1 Ağustos’ta İstanbul'da gerçekleştirilmiştir.

Bu gelişmeler yaşanırken, Libya Temsilciler Meclisi’nin Ankara ile Trablus arasında 2019'da imzalanan mutabakat muhtırasının onaya uygunluğunun incelemesi için özel bir komite kurduğu bilgisi, başta Yunanistan olmak üzere tüm bölgede dikkatle takip edilmektedir.

ONAYLANMASI NEDEN ÖNEMLİ?
Türkiye ve Libya arasında deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşması, Doğu Akdeniz’de Yunanistan, Kıbrıs Rum Yönetimi, Mısır ve İsrail’in öncülüğünde kurulan Doğu Akdeniz Doğalgaz Forumu’nun tesisinden hemen sonra gerçekleşmiştir.
O dönemde Türkiye ve Yunanistan, Doğu Akdeniz gerilimleri nedeniyle sıkıntılı bir süreçten geçmiştir. Yunanistan ve Kıbrıs Rum Yönetimi'nin çabaları sonucunda Avrupa Birliği (AB), Türkiye-Libya anlaşmasının hukuki geçerliliği olmadığına dair açıklamalarda bulunmuş ve gerginlik Ankara-Brüksel hattına taşınmıştır.
AB, hâlâ bu anlaşmanın hukuki olmadığını ve uluslararası anlaşmaları ihlal ettiğini savunmaktadır.
Yunanistan ve Libya da deniz yetki alanları konusunda ihtilaflar yaşamaktadırlar. Libya, geçen günlerde Girit adasının güneyinde hidrokarbon arama lisansı veren Yunanistan’a karşı protesto notası vermiş ve egemenlik alanının ihlali olduğunu bildirmiştir.
Bu çerçevede, daha önce bu anlaşmaya karşı çıkan Hafter yönetiminin onay adımını atması kritik bir önem taşımaktadır.
Bu onay ile iki ülke arasında imzalanan anlaşmanın hukuki bütünlüğünün tamamlanması ve Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki haklarının güvence altına alınması beklenmektedir. Ayrıca, bu durum Yunanistan’ın bu anlaşmanın Libya yasama organı tarafından kabul edilmemiş olduğu argümanını da geçersiz kılacaktır.
Bu adım ayrıca Türkiye ile Libya arasında off shore hidrokarbon arama işbirliğinin de önünü açacaktır. Bu konuda en son görüşme, iki ülke enerji bakanları arasında Haziran ayında gerçekleşmiş olup, bu görüşmede Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) ve Libya Ulusal Petrol Şirketi arasında Libya karasularında doğalgaz arama anlaşması imzalanmıştır.

HAFTER NE YAPACAK?
Doğu Akdeniz açısından kritik öneme sahip bu anlaşmanın onaylanıp onaylanmayacağına yönelik karar, Hafter’in üzerinde yoğunlaşmaktadır.
Eğer onay gerçekleşirse, Hafter’in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yapacağı görüşmelerde bu anlaşmanın en önemli konulardan biri olması beklenmektedir.
Hafter’in, Türkiye ile ilişkilerde önemli bir koz olarak gördüğü onayı geciktirip geciktirmeyeceği veya somut kazanımlar karşılığında hemen kullanma yoluna gidip gitmeyeceği ilerleyen süreçte belli olacaktır.