Kuşlar ve İklim Değişikliği: Hayatta Kalma Mücadelesi

Cornell Üniversitesi'nde görevli göç ekoloğu Andrew Farnsworth, sıcaklıkların artışı ve orman yangınlarının kuşların hayatta kalma şansını azaltığını ifade ederek, “Kuşların bulunduğu yerler ile iklim ve hava koşulları arasında güçlü bir bağ var” şeklinde değerlendirmelerde bulundu.
Kuşlar, zararlı insektlerin kontrolü, tohumların yayılması ve bitkilerin tozlaşması gibi ekosistem dengesini sağlayan işlevlerde hayati bir rol üstleniyor. Uzmanların açıklamalarına göre, insanların gıda ve ilaç olarak kullandığı bitkilerin yaklaşık yüzde 5'i kuşlar aracılığıyla tozlaştırılıyor. Bu nedenle, kuş popülasyonlarındaki önemli düşüşler, tarımsal üretim ve gıda güvenliğini doğrudan tehdit ediyor.

389 KUŞ TÜRÜ YOK OLMA TEHLİKESİYLE YÜZYÜZE

Ulusal Audubon Derneği, iklim değişikliği yüzünden Kuzey Amerika'daki 389 kuş türünün önümüzdeki 50 yıl içinde yok olma riskiyle karşı karşıya olduğunu belirtti. Bu durum, araştırılan türlerin yaklaşık üçte ikisini kapsıyor. Cornell Kuşbilimi Laboratuvarı'nın verilerine göre, 1970 yılından bu yana kıta genelinde 3 milyar kuş kaybolmuş durumda.

Küresel ısınma, mevsim döngülerini değiştirerek kuşların göç zamanlamalarını olumsuz etkiliyor. Sonuç olarak birçok tür, üreme veya beslenme alanlarına gıda henüz ortaya çıkmadan ulaşma durumuyla karşı karşıya kalıyor; bu da açlık, barınma sorunları ve eş bulma zorlukları nedeniyle popülasyonların hızla azalmasına neden oluyor.
İklim değişikliğinin en ağır etkilerini hisseden türler arasında Kara boğazlı mavi ötücü, Kızıl düdükçün ve Swainson ardıcı yer alıyor. Bu kuş türleri, göç yollarındaki gıda sıkıntısı, artan deniz seviyeleri ve orman yangınlarının etkisiyle hızla yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor.

AŞIRI YEM VERİLMESİ DE DURUMU KÖTÜLEŞTİRİYOR

Uzmanlar, kuşlara aşırı miktarda yem verilmesinin göç süreçlerini geciktirerek durumu daha da kritik hale getirdiğine dikkat çekiyor. Ayrıca, bu durum yırtıcı hayvanları çekerek kalan kuşların güvenliğini tehdit ediyor.
Bilim insanları, kuşların bu “rahatsız edici” davranış değişikliğinin, doğanın dengesinin bozulduğuna ve iklim krizinin derinleştiğine dair açık bir uyarı işareti taşıdığını vurguluyor.