Küresel Sumud Filosu: İsrail’in Denizlerdeki Abluka Stratejisi

Global Sumud Filosunun İnsani Yardım Misyonuna Yönelik İhlaller
Gazze’deki Filistin halkına insani yardım taşımak üzere yola çıkan Global Sumud filosu, 1 Ekim akşamı ile 3 Ekim sabahı arasında, 38 saat süresince uluslararası sularda İsrail donanması tarafından hukuksuz bir şekilde durduruldu.
Filo, 45 ülkeden 462 barışçıl aktivist ile 42 tekneye ev sahipliği yapıyordu ve bazı gemiler uluslararası kuruluşların amblemlerini taşıyordu.
Aktivistler, Gazze’ye yaklaşırken gemileriyle birlikte, istekleri dışında kaçırılarak İsrail’e götürüldü. Gemiler yasadışı biçimde ele geçirildi ve durduruldukları andan itibaren, tüm aktivistlerin dış dünya ile iletişimleri kesildi; bazıları ise aşağılayıcı muameleye maruz kaldı.
Küresel Sumud Filosunun yaptığı resmi açıklamada, “İsrail’in tepkisi, uluslararası deniz hukuku, insani hukuk ve insan hakları hukukunu ciddi şekilde ihlal eden bir dizi yasadışı ve şiddet içeren eyleme yol açtı ve açmaya devam ediyor.” ifadeleri yer aldı.
İsrail, uluslararası deniz hukukunu nasıl ihlal etti? Küresel Sumud Filosunun açıklamaları şöyle:
AÇIK DENİZDE BULUNUYORDULAR
Filoyu oluşturan 42 gemi, İsrail’in karasuları ve yargı yetkisi dışında, açık denizde durduruldu. Filo, kesinlikle İsrail karasularına girmeyi hedeflemiyordu.
İsrail, Gazze Şeridi kıyılarındaki 12 millik karasuları üzerinde yasal yetkiye sahip değildir. Ülkenin 17 yıldır sürdürdüğü deniz ablukası, Uluslararası Adalet Mahkemesi’nin (ICJ) danışma görüşünde yasadışı olarak nitelendirilen uzun süreli işgalin bir parçasıdır.
SİVİL GEMİLER DURDURULAMAZ
Filonun hukuksuz bir şekilde durdurulması, Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin (UNCLOS) 19, 88 ve 301. maddelerindeki uluslararası hukukun geleneksel normlarının ihlali anlamına geliyor. Bu maddeler, devletlerin gemilerin barışçıl ve güvenli geçişine saygı göstermesini zorunlu kılıyor.
UNCLOS’un 110. maddesi gereği, İsrail’in sivil gemileri durdurma hakkı bulunmamaktadır.
KAÇIRMA VE TUTUKLAMA: ASKERİ TEHDİT YOKTU
Aktivistlerin kaçırılması ve keyfi tutuklanması, Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin 9. maddesine göre yasadışı bir uygulamadır.
Aktivistler, askeri bir tehdit oluşturmuyordu ve insani bir göreve katılan meşru vatandaşlardı; ayrıca, İsrail’in göçmenlik yasalarına aykırı olarak İsrail topraklarına girmeye çalışan düzensiz göçmenler de değillerdi.
BİR DİĞER İHLAL: HAPİSHANEYE NAKİL
İsrail’deki hapishanelere zorla nakil ise Dördüncü Cenevre Sözleşmesi’nin 49. maddesinin ihlalini teşkil ediyor. Bu madde, işgal altındaki topraklardan sivillerin naklini yasaklamakta olup, silahlı çatışma koşullarında denizde tutuklanan bireylerin korunmasını da kapsamaktadır.
KÖTÜ MUAMELE VE İŞKENCE
Cenevre Sözleşmeleri’nin Ortak 3. Maddesi, herhangi bir fiziksel şiddeti ve insanlık dışı muameleyi yasaklamaktadır. 5. Madde de işkence ve zalimane muamelenin yasaklandığını belirtmektedir. Aktivistler, gözaltına alındıktan sonra kötü muameleye maruz kaldıklarını, uzun süre yemek verilmediğini ve su ihtiyacını gidermek için tuvaletten su içmek zorunda kaldıklarını ifade ettiler. Greta Thunberg’e ise, zorla İsrail bayrağı tutturularak işkence yapıldığı iddia edilmiştir.
Göçmenlik İdaresi kapsamında, aktivistlerin “yasadışı göçmen” olarak yargılanmaları, avukatların bulunmadığı duruşmalar ve katılımcıların, İsrail’e yasadışı olarak girdiklerini belirten belgeleri imzalamaya zorlanmaları, Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin 9. ve 14. maddelerine dayanan adil yargılanma, özgürlük ve güvenlik hakkının ihlalidir.
DRONE SALDIRILARI SAVAŞ SUÇU
İsrail’in Filistin filosuna yönelik tekrarlanan insansız hava aracı saldırıları, Roma Statüsü’nün 8. maddesi gereğince savaş suçu olarak değerlendirilmektedir ve BM Şartı’nın ihlali anlamına gelmektedir.
SOYKIRIM MEKANİZMASININ PARÇASI OLARAK ABLUKA
BM Soruşturma Komisyonu, geçtiğimiz ay yaptığı tespitlerde İsrail’in soykırım işlediğini belirtmiştir. Abluka, bu soykırımın mekanizmasının kesin bir parçasıdır.
Küresel Sumud Filosuna göre, teknelerin güvenli geçişinin garanti edilmesi, uluslararası hukuk ve insani hukuk çerçevesinde açık bir konu olarak vurgulanmaktadır. Cenevre Sözleşmesi’nin 23. maddesi, sözleşme taraf devletlerinin “bu bölüm uyarınca sağlanan tüm yardım malzemeleri, ekipman ve personelin hızlı ve engelsiz geçişine izin verme ve bunu kolaylaştırma” yükümlülüğünü belirtmektedir.
Filo, İsrail’in uyguladığı soykırım politikaları nedeniyle Gazze’nin yaşanmaz hale gelmesi sonucunda, Filistin halkının kendi topraklarında korunan bir ulusal grup olarak hayatta kalma şansının tamamen yok edildiğine dikkat çekmektedir.