Ekrem Tansel

Kararsızlık Kıskacında: İki Seçenek Arasında Kaybolmak

Kararsızlık Kıskacında: İki Seçenek Arasında Kaybolmak

Karar verme süreci, seçimlerin en basitinden karmaşık olanlarına kadar uzanan ve kişiden kişiye değişiklik gösteren bir olgudur. Hayatımızda sorumlu olduğumuz konuların olumlu bir şekilde sonuçlanabilmesi adına bu süreci yönetmek zorundayız. Ne var ki son yıllarda aşırı uyarılma nedeniyle karar alma yeteneğimiz zorlaşmıştır. Günlük hayatta, en basit seçimlerden en karmaşık olanlara kadar birçok faktörü dikkate alarak karar vermeye çalışıyoruz. Hatta “Ben ne istiyorum?”, “Hangi seçenek daha uygundur?” gibi sorular sormak yerine “Ne yaparsam onay alırım?”, “Ne yapmam doğru olur?” ya da “Hangisi sosyal medyada daha fazla dikkat çeker?” gibi kaygılar zihnimizi meşgul ediyor. Sonuç olarak, başta arzu ettiğimiz hedeflerden uzaklaşarak ya kararsız kalıyor ya da sadece bir sonuca ulaşabilmek adına karar vermek zorunda kalıyoruz.

Bu durum genelde, geleceğe yönelik belirsizliklerle başa çıkarken diğer insanlarla ilgili sorumluluklar taşıyan, mükemmeliyetçilik ve aşırı düşünmeye yatkın bireyler tarafından deneyimlenirken, enerji ve zaman kaybına yol açabiliyor.

Tükenmişlik: Kişi, en basit sorumlulukları almak istemeyebilir veya bunu başaramayabilir.
Anksiyete: Sürekli düşünme ve baskı altında bulunma, stres seviyelerini artırarak anksiyete ve panik atak gibi durumları beraberinde getirebilir.
Depresyon: Yoğun zihinsel yük taşıyan bireyler, farkında olmadan depresyona girebilirler.
Yeme Bozuklukları: Sürekli karar verme sonucunda temel ihtiyaçlarını göz ardı eden bireylerde bu sorunların ortaya çıkma ihtimali fazladır.
Dikkat Eksikliği: Sürekli yeni kararlar ile karşılaştığında zihin dağılır; bu nedenle birey tek bir konuya odaklanmakta zorluk çekebilir.
Somatik Ağrılar: Zihinselliği fazlasıyla zorlanan birey, bedensel belirtiler gibi ağrı ve rahatsızlık yaşama eğilimi gösterebilir.
Unutkanlık,
Baş dönmesi,

Karar yorgunluğu, bireylerin yaşam kalitesini ve genel sağlığını olumsuz etkileyen birçok soruna yol açabilir. Peki, yoğun tempolar içinde karar alırken zihinsel yorgunluğu azaltmak mümkün mü? Bu konuda birkaç adım şu şekilde sıralanabilir:
1. Günün ilk saatlerinde önemli kararları almak: Bu saatler, günlük koşuşturmanın henüz başlamadığı ve zihin açıldığında karar vermek için en uygun zamanlardır.
2. Fikir paylaşımı: Her kararı tek başımıza almak zorunda değiliz; ortak konularda başkalarının düşüncelerini almak faydalı olabilir.

3. Planlama yapmak: Özellikle birbiriyle ilişkili kararlar için sistematik bir yaklaşım, uzun vadede bu süreci otomatik hale getirerek fayda sağlayabilir.
4. İhtiyaçları basit tutma: Günlük kararlarımız karmaşıklaştıkça, giyim ve yemek gibi konulardaki seçimlerimizi sadeleştirerek zihnimizi rahatlatabiliriz.

Karar alma süreci zorlayıcı olabilir. Bu tür kararlar, hayatın belirli dönemlerinde yön değiştirmelerine neden olabiliyor ve başkalarını da etkileyebiliyorsa, stres ve baskı daha da artmaktadır. Bu dönemleri, güvendiğiniz kişilerle tartışarak duygusal regülasyon sağlayabilir ve ihtiyaçlarınızı önceliklendirerek süreci kolaylaştırabilirsiniz. Karar verme konusunda ciddi zorluk yaşıyorsanız mutlaka güvenilir bir uzmandan destek almanız faydalı olacaktır.