Kaçırılmayacak Bir Fırsat!

ABD’nin Zayıf Dolar İhtiyacı: Godfather’ın Teklifine Dönüşen Ekonomik Senaryo
“Bir gün sana öyle bir teklif yapacağım ki, reddedemeyeceksin.” Bu, Marlon Brando’nun The Godfather filminde Don Vito Corleone olarak sarf ettiği replik, günümüz küresel finans dünyasında yeniden canlanıyor. Bu defa teklifin adı “zayıf dolar”. Masanın etrafında Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Trump yer alırken, arka planda ise başta Fed olmak üzere büyük bir borç yükü ve Trump’ın yönetim baskısı bulunduğu görülüyor.
Trump, göreve başladığı günden bu yana net bir tavır sergiliyor. ABD Başkanı, güçlü bir doların ülkeye zarar verdiğini düşünüyor. Ona göre, yüksek bir dolar değeri, ihracatçılara darbe vurmakta, şirketleri zor durumda bırakmakta ve borç miktarını artırmaktadır. Bu nedenle Trump, zayıf dolar ve düşük faiz oranları talep ediyor. Ayrıca, kaybettiği üretim tesislerini yeniden ülkesine çekmek için çaba sarf etmekte. Bunu gerçekleştirmek için maliyetlerin azaltılması ve altyapının yenilenmesi gerekiyor. Tüm bu gereksinimler, ABD’nin finansman ihtiyacını ciddi şekilde artırıyor.
Piyasa operatörleri – bankalar, fon yöneticileri ve yatırımcılar – bu teklifi, olası olumsuz etkilerine rağmen, genel olarak kabul ediyor. Zira Trump’ın politikaları, doların küresel rezerv para birimi olma statüsünü tehlikeye atıyor. Bu durum, şu anlama geliyor: Eğer dolar global para birimi olma özelliğini kaybederse, kim ABD varlıklarına yatırım yapacak? Kim Amerika’nın ekonomisini finanse edecek? Trump, bu olası yan etkilere göz ardı ederek, hem doların rezerv para olarak kalmasını hem de değer kaybetmesini istemekte.
Yatırımcılar, yeni bir denge oluşana dek, gelişmeleri bekleyip görme politikasını izliyor. Çünkü faiz oranlarının düşmesi, borçlanma maliyetlerini azaltacak, ABD ekonomisinde yatırımları canlandıracak ve borçlanma hızını düşürecektir. Bunun kısa vadede zayıf doları, hisse senetlerini, emtiaları ve risk iştahını artıracağı öngörülüyor.
Godfather filmindeki masada sunulan teklifler gibi, bu teklif de karşı konulmaz görünüyor.
ABD’nin kamu borcu, 37 trilyon dolara ulaşarak bu teklifin ana sebebini oluşturuyor. Yüksek faizler borç maliyetlerini katlanılmaz hale getiriyor. Güçlü bir dolar, bu finansman yükünü daha da ağırlaştırmakta. Tıpkı Godfather filmindeki gibi; teklif zarifçe sunulsa da, gerçekte bir zorunluluk.
“Ya kabul edersin ya da daha kötü sonuçlarla yüzleşmek zorunda kalırsın.”
Jerome Powell ve Tom Hagen
Trump’ın zayıf dolar talebi masadayken, Fed Başkanı Jerome Powell’ın rolü, Godfather’daki danışman Tom Hagen’a benzemektedir.
Tom Hagen, Vito Corleone'nin sadık danışmanıydı. Zeki ve güvenilir biri olmasına rağmen, Michael Corleone onu yetersiz buldu ve “Sen bir savaş danışmanı değilsin.” dedi.
Jerome Powell için de durum pek farklı değildi; Trump’ın gözünde, Powell sadık bir figür olsa da gerçekleri yansıtmak durumundaydı. Trump, birçok kez Powell’ı hedef aldı ve “faizleri daha hızlı düşür” şeklinde baskı yaptı. Ayrıca, dünya genelinde referans alınan ABD Merkez Bankası’nın bağımsızlığı sorgulanmakta ve bu durum piyasalar üstünde baskı oluşturmakta. Fakat Powell, bağımsızlık ilkesini masaya koymaktan çekinmedi. Trump ise Powell’ı, tıpkı Michael’ın Tom’u bir kenara itmesi gibi saf dışı bırakma çabasında.
Trump, ABD’nin düşük faiz ve zayıf dolar ihtiyacı ile enflasyon ve Powell dengesinin oluşturduğu karmaşayı kesip atma amacında. Trump’ın Fed üzerindeki baskısı ve Powell’ın Tom Hagen benzeri “sadık ancak yetersiz” konumu, finansal bir dramatürjiyi andırıyor.
Tüm bu tablo, Godfather filminin ekonomik bir uyarlaması olarak gözler önüne seriliyor. Teklif oldukça cazip: zayıf dolar, düşük faiz ve kısa vadede sağlanacak canlanma. Ancak herkes bu teklifin reddedilemeyeceğini biliyor; fakat bunun kaçınılmaz bir bedeli de olduğu aşikar.