İsrail Savaş Gemileri, Sumud Filosu'nu Sıkı Şekilde Çepeçevre Sardı!

KÜRESEL SUMUD FİLOSU YÜKSEK RİSKLİ ALANA GİRDİ
Gazze’ye yardım ulaştırmayı amaçlayan ve 50’den fazla gemiden oluşan Küresel Sumud Filosu, “yüksek riskli bölgeye” adım attı.
İsrail’in filoya müdahale hazırlığı, uluslararası hukuk açısından tartışma yarattı.
Sumud Filosu'nun sosyal medya hesabı üzerinden seyahat hakkında bilgi verildi.
Yapılan paylaşımda, çok sayıda İsrail savaş gemisinin filoya yaklaştığı ve bir saat içinde müdahale ihtimalinin bulunduğu ifade edildi.
"İSRAİL DONANMASI YAKLAŞIYOR"
Filonun organizatörlerinden gelen son açıklamada, tekneleri engellemek için 20'den fazla İsrail savaş gemisinin filoya yaklaştığı, "İsrail donanmasının bir saat içinde müdahalesini bekliyoruz. Güvertede alarm durumundayız" ifadesi yer aldı.
Organizatörler, bu gemilerin filoya yaklaşık üç deniz mili mesafede bulunduklarını aktardı.
İSRAİL'İN MÜDAHALE HAZIRLIKLARI
Gazze’ye yönelen Küresel Sumud Filosu, daha önceki misyonların hedef alındığı yüksek riskli bir bölgede ilerliyor.
İsrail’in kamu yayıncısı Kan, ordunun filoyu durdurmak için donanma komandoları ve savaş gemileri hazırladığını, bazı gemileri batırmayı planladığını bildirdi.
İsrail, yüzlerce aktivisti donanma gemilerinde gözaltına alarak, sorguladıktan sonra Aşdod Limanı üzerinden ülkelerine geri göndermeyi hedefliyor.
MSB: 11 KİŞİ TAHLİYE EDİLDİ
Milli Savunma Bakanlığı (MSB), Sumud Filosu ile ilgili bir açıklama yaptı. Açıklamada, insani yardım çalışmaları çerçevesinde 3’ü Türk vatandaşı olmak üzere toplam 11 kişinin Türk Deniz Kuvvetlerince karaya tahliye edildiği belirtildi.
MSB’den yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Doğu Akdeniz'de seyreden sivil gemilerle gerçekleştirilen insani yardım faaliyetleri kapsamında şimdilik yardım talebinde bulunan 3’ü Türk vatandaşı olmak üzere toplam 11 kişi Deniz Kuvvetleri unsurlarımızca karaya tahliye edilmiştir."
ÖNCEKİ SALDIRILAR: MAVI MARMARA ÖRNEĞİ
İsrail, 2010 yılından bu yana tüm özgürlük filolarını durdurdu.
En dikkat çeken olay, 31 Mayıs 2010’da Mavi Marmara gemisine uluslararası sularda düzenlenen baskındır.
İsrail komandoları, 10 aktivisti öldürmüş, birçok kişiyi yaralamıştır. Bu durum, Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerde uzun süreli bir krize yol açtı.
İSRAİL'İN SON MÜDAHALESİ
İsrail donanması, Özgürlük Filosu Koalisyonu’na ait Madleen adlı yelkenliyi uluslararası sularda durdurarak Aşdod Limanı’na yönlendirdi.
Tanenmiş isimlerin, aktivist Greta Thunberg ve Filistin kökenli Fransız Avrupa Parlamentosu üyesi Rima Hassan’ın teknede bulunması, olayı uluslararası medyanın dikkatini çekti.
İsrail Dışişleri Bakanlığı, tüm yolcuların güvende olduğunu ve ülkelerine geri gönderileceğini bildirdi. İsrail tarafından paylaşılan görüntülerde askerlerin aktivistlere yiyecek ve su dağıttığı görülüyor.
Ancak Freedom Flotilla, İsrail güçlerinin müdahale esnasında insansız hava araçları kullandığını ve teknedekilere “tahriş edici madde” sıktığını belirterek, bu operasyonu “hukuksuz” olarak değerlendirdi.
HANGİ SULARDA KİM HAKİM?
Kara sularının sınırı: Kıyı devletleri, kıyılarından 22 kilometre mesafeye kadar mutlak egemenlik sahibidir.
Münhasır Ekonomik Bölge (MEB): 370 kilometreye kadar genişleyebilir. Burada balıkçılık ve sondaj faaliyetleri gerçekleştirilebilir; ancak seyrüsefer serbesttir.
Açık denizler (uluslararası sular): Dünya denizlerinin yüzde 64’ünü kapsar ve hiçbir devletin kontrolünde değildir.
1982 BM Deniz Hukuku Sözleşmesi (UNCLOS) gereği açık denizlerde gemilerin serbest dolaşım hakkı güvence altındadır. Gemiler, sadece kendi bayrak devletlerinin yargı yetkisine tabidir.
ULUSLARARASI HUKUK NE DİYOR?
Uluslararası kurumlar ve hukuk uzmanları, İsrail’in müdahale planlarının bir dizi uluslararası sözleşmeyi ihlal ettiğini vurgulamaktadır:
BM Deniz Hukuku Sözleşmesi (UNCLOS): Açık denizlerde serbest seyrüsefer hakkını güvence altına alır.
San Remo Deniz Hukuku El Kitabı: Aç bırakmaya yol açan veya insani misyona yönelik abluka yasadışıdır.
BM Güvenlik Konseyi 2720 ve 2728 sayılı kararları: İnsani yardıma engelsiz erişim talep eder.
Soykırım Suçunun Önlenmesi Sözleşmesi: Sivilleri kasıtlı olarak tehlikeye atmayı yasaklar.
Dördüncü Cenevre Sözleşmesi: İnsani yardıma serbest geçiş hakkı tanır.
Roma Statüsü: Sivilleri aç bırakma eylemini savaş suçu olarak tanımlar.