Damla Cesur

Geçmişe mi Yolculuk Yapıyorsun, Eski Günleri Mi Arıyorsun?

Geçmişe mi Yolculuk Yapıyorsun, Eski Günleri Mi Arıyorsun?

İlişkilerin Sonlandığı Dönemlerde Yaşanan Duygular

Bir şeylerin sona ermesi gerektiğini düşündüğünüz veya beklemediğiniz bir anda aniden sona erdiği dönemler; sevdiklerinizle yollarınızın ayrıldığı zamanlar olmuştur. Farklı bir şehre taşınmanız ya da sevdiğiniz birinden ya da işinizden ayrılmanız mümkün. Bu gibi dönemlerde neler hissediyordunuz? Belirsizlikle birlikte yenilik heyecanını mı yaşıyordunuz yoksa her şey bir anda değişti ve hislerinizi anlamadan mı geçip gitti?
Her bitişin bir yeni başlangıç olduğu, hepimizin dilinde dolanan bir ifadedir. Umut vericidir de... Ancak çoğu zaman bu sonun içsel etkilerini göz ardı edebiliriz. Bitmiş olur geçer gideriz… Fakat gerçekten geçebilir miyiz? Ayrılıklardan ve sonlardan sonra "Yas Dönemi" olarak adlandırılan bir süreçten geçmek son derece yaygındır. Çünkü sona erenler ve gidenler, bizim hayatımızda birçok değişim ve dönüşümü beraberinde getirebilir. Ancak bazen bu süreçlerle yüzleşmektense, kaçmayı tercih edebiliriz. Anlamını kavramak istemeyebiliriz.

Bitişlerde Neden Zorlanırız ve Kaçmayı, Anlamlandırmamayı Neden İsteriz?
Kayıp ve Boşluk Hissi: Ayrılıklar ve bitişler bazen içimizde "kayıp ve boşluk" hisleriyle özdeşleşebilir. Bu durumda ne yapacağımızı bilemeyebiliriz.
Yalnızlık Korkusu,
Geleceğin Belirsizliği ve Bu Belirsizliklerin Getirdiği Korku,
Yaşanan Anıların Yas Süreci ve Tekrarının Olmayacağının Bilinci: Bu süreç, tekrarının olmayacağı düşüncesi, bizlerde soru işaretleri ve endişelere yol açabilir.
Çevreden Gelebilecek Olası Yorumlar ve Eleştiriler,
Sorumluluk Alma Stresi: Özellikle ayrılan tarafın yaşadığı bu yük, onlarda kendine dair sorgulamalar yapılmasına neden olabilir.
Duygusal Yoğunluk Ve Bu Duygularla Ne Yapacağımıza Dair Belirsizlikler

Bitişlerde sıkıntı yaşamamızın nedenleri yukarıdaki faktörler ve benzer nedenler olabilir. Ancak bitirememek ya da geçememek, ilk başta fark edilmese de zamanla yeni başlangıçların, süreçlerimizin içine özlem ve kuşku olarak sızabilir. Kendimizi "Hata mı yaptım?", "Geri adım mı atmalıyım?", "Suçlu muyum?", "Eğer özlüyorum demek ki şu an mutlu değilim" gibi düşünceler içinde bulabiliriz.
Özlem doğaldır… Geçmişin anlamının zamanla değişmesi, dönüşmesi ve bu dönüşümler doğaldır. Ancak orada durup tıpatıp aynı kalan özlem ve şüphe, genellikle tamamlanmamışlık hissinden doğar. Tamamlanamamış duygular, hayaller… Tamamlayamadığımız defterler… Bir şeyin sonuçlanması, bazen somut bazen de soyut bir yenilenmeyi zorunlu kılabilir.

Yeniden Yapılandırma Nedir? Nasıl Gerçekleştirilir?
Yeniden yapılandırma; içsel ve dışsal dengenin sarsılmasıyla meydana gelen zorlu bir süreçtir. Geçmişin izleri bizimle varlığını korurken, geleceğin belirsizliği karşımızda durmakta ve hem mevcut anın hem de geçmiş ile geleceğin içinde bulunmak mümkündür. Geçmişin tamamlanmak isteyen duyguları ve anlamları bizleri tahrik edebilir; geleceğin umutları ise harekete geçirebilir. Ve biz, arada kalmışlık hissiyle, bir adım ileri iki adım geri davranış sergileyebiliriz. Tanıdık olan bize güven verirken bazen geriye gitmemizi de tetikleyebilir. Ama bu süreç içinde yeni alışkanlıklarımız yavaş yavaş şekillenmeye başlayabilir.

Bu süreçte; her şeyin kontrol edilemeyeceğini, bazı olayların biz ne kadar çabalarsak çabalayalım, olamayacağını kabul etmek ve bunu hatırlamak yararlı olabilir. Bazen içten içe bunu bilip hareket edemeyebiliriz. Böyle anlarda kendimize neden bitirmek istediğimizi hatırlatmak faydalı olabilir.

Her bitiş, her ayrılık; ayna karşısına geçip kendimize, kırıklarımıza bakabilmeyi gerektirir. Kırıklarımızı toplamak cesaret ister. Kesebilmek, kestikten sonra yeniden uzamasına izin vermek… Ancak uzama şekli ve bakış açımız çoğu zaman bizim elimizde bulunmaktadır. Bu aşamada sosyal destek kadar, gerekirse bir uzman yardımı almak da faydalı olacaktır.