Fransa'da Halk İsyanı: 10 Eylül Hareketi’nin Tüm Yüzleri

Fransa'da 10 Eylül Hareketi: Toplumsal Öfkenin Yükselmesi
Fransa'da, parlamentoda güven oyu alamayan hükümetin düşmesinin ardından Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron tarafından atanan Sebastien Lecornu, başbakanlık görevine zorlu bir krizle başladı. Önceki Başbakan François Bayrou'nun sunduğu 2026 bütçe taslağının, ulusal tatillerin iptali, emekli maaşlarının dondurulması ve sağlık harcamalarında 5 milyar euro kesinti önermesi nedeniyle halk arasında büyük bir öfke oluştu. Bu huzursuzluktan hareketle “Her Şeyi Engelle” (“Bloquons tout") adlı yeni bir protesto hareketi doğdu ve 10 Eylül tarihinde Fransa sokakları bir halk ayaklanmasına sahne oldu.
Fransızlar, "Kemer sıkma politikalarına, eşitsizliklere ve demokratik inkara karşı" bir çarşamba günü sokaklara akın etti. Ulaşımın büyük ölçüde aksamasıyla birlikte, protestocular tren istasyonlarını işgal edip sokaklarda barikatlar kurdular; pek çok şehirde polisle çatışmalar meydana geldi. Öğrenciler de okullarında işgal eylemlerine katıldı.
Temmuz ayında sosyal medyada başlayan kampanya, kaçınılmaz olarak 2018-2019 yıllarında hem Fransa'da hem de dünyada önemli yankılar uyandıran Sarı Yelekliler (Gilets jaunes) protestolarıyla kıyaslanmaya başladı. Bu hareket, akaryakıt vergileriyle başlamış ve eşitsizliklere, ekonomik zorluklara ve siyasi otoriterliğe karşı bir halk isyanına dönüşmüştü. Peki, 10 Eylül Hareketi nasıl bir başlangıç yaptı?
İLK KIVILCIM 21 MAYIS'TA ÇAKILDI
10 Eylül'de harekete geçme çağrısında bulunan öncülerden biri, "Les essentiels France" kolektifinin kurucusu Julien Marissiaux oldu. 43 yaşındaki Marissiaux, elitizm karşıtı bir söylem ile hayal kırıklığına uğramış Fransızları harekete geçirmeye yönelik paylaşımlar yaptı. 21 Mayıs itibarıyla Telegram kanalında yaptığı paylaşımlarda, “10 Eylül 2025'te Fransa durur: artık boyun eğmeyin, bölünmeyin” ifadeleriyle halkı harekete geçmeye davet etti. 800 abonesi bulunan bu Telegram kanalı aracılığıyla, hareketin önemini vurguladı. Fransız basını bu “bağımsız vatandaş hareketinin”, siyasi dünyada hayal kırıklığına uğramış milyonları güçlendirme hedefinde olduğunu belirtti.
Sosyal medyada yayılan gönderilerde, bu oluşum Avrupa Birliği'nden ayrılmayı ve “vatandaşların egemenlik fonu” oluşturulmasını savunuyor, aynı zamanda mevcut yozlaşmış seçilmişleri kınıyordu. İnternet sitelerinde Macron'un görevden alınmasını amaçlayan bir imza kampanyası da başlatıldı. TikTok ve yapay zeka ile oluşturulan görseller, 10 Eylül Hareketi’nin örgütlenmesinde etkin bir rol oynadı.
O GÜN NELER YAŞANDI?
10 Eylül sabahında, Telegram üzerinden çeşitli gruplar hareketin ana sloganı olan "Her Şeyi Engelleyin" için bir araya gelmeye başladı. Ancak Paris'teki çevre yollarından otobüs duraklarına kadar, protestocular ve güvenlik güçleri arasında gergin anlar yaşandı. Daha sabah saatlerinde, olası engellemelere karşı göz yaşartıcı gaz bombaları atılmaya başlandı.
Her şeye rağmen, Paris başta olmak üzere Fransa'nın çeşitli şehirlerinde eylemler erken saatlerden itibaren gerçekleşti. Bazı şehirlerde protestolar kalabalık bir katılım ile gerçekleşti ve ülke genelinde 200 bin ile 250 bin kişinin sokaklara döküldüğü tahmin ediliyor. Aynı zamanda protestolara karşı 80 bin polis ve jandarma görevlisi sahaya sürüldü. Eylemler sırasında 211'i Paris'te bulunan 540 kişi gözaltına alındı.
100 LİSEDE EĞİTİM DURDU, ÖĞRENCİLER 27 OKULU ABLUKAYA ALDI
Fransa'da biriken öfkenin yansıması olan 10 Eylül Hareketi’nin arkasında, radikal solcu Boyun Eğmeyen Fransa (LFI) hareketinin güçlü desteği, başta büyük şehirlerde olmak üzere, gençler üzerinde belirgin bir etkileyici oldu. Resmi eğitim sistemine göre, Fransa'da yaklaşık 100 lisede eğitime ara verildi ve 27 okul, öğrenciler tarafından ablukaya alındı. Fransa’nın önde gelen gençlik kuruluşu Öğrenci Birliği, yaklaşık 80 bin genci hareketlendirdiğini duyurdu ve bu durumu "tarihi bir gelişme" olarak nitelendirdi.
NE İSTİYORLAR?
Protestoların ortak çağrısı, Cumhurbaşkanı Macron'un istifası. Eğilimleri ne olursa olsun, öfke aynı hedefe yöneliyor. Barikatların başında, öğretmenler, çiftçiler, eski Sarı Yelekliler, sendika üyeleri ve sol görüşlü aktivistler yer aldı. Gösterilerde ayrıca Filistin bayraklarının da açıkça yer aldığı görüldü.
İlk kez bir protestoya katılan bir lise öğrencisi, "Macron'dan kurtulmamız gerekiyor ya da en azından sesimizi duyurmalıyız” derken, bir market çalışanı ise "Bayrou ya da başkası, onlar da aynı, Macron! Hepsini göndermeliyiz ve yerine bizim hayatımızı anlayan birini getirmeliyiz” ifadelerini kullandı.
Artan fiyatlar ve satın alma gücünün düşmesi, kamu hizmetlerine dair yatırımların sorgulanması gibi konular, protestoların ana temasını oluşturuyordu. Bazı katılımcılar için, sendikaların 18 Eylül tarihinde planladığı seferberlik günü, hareketin devamlılığını sağlayabilir.
SENDİKALAR 18 EYLÜL’E ODAKLI
10 Eylül Her Şeyi Engelle hareketi; birçok sendikanın desteğini aldı, ancak bazı sendikalar, bu eylemlere katılmayı tercih etmedi. Bu gruplar, durumu “sloganları ve yöntemleri kendilerine uymayan bir girişim” olarak değerlendirdiler. 18 Eylül'de tüm çalışan sendika örgütleri tarafından gerçekleştirilecek seferberliğe odaklanmış durumdalar.
“SARI YELEKLİLER”LE KARŞILAŞTIRILABİLİR Mİ?
Telegram kanallarında gelecekteki eylemler hakkında tartışmalar sürüyor. Stratejik bölgeleri etkileyen kavşaklar etrafındaki yolları kapatma önerileri, Sarı Yelekliler dönemini hatırlatıyor. Sarı Yelekliler, tüm Süre boyunca yolları kapatıp, kavşakları işgal etmeye başlamışlardı. Kulübe, sandalye ve ateş etrafında yapılan toplu tartışma alanları inşa edilmişti. Talepler burada da gündeme gelmişti.
2018 yılında, yakıt vergisindeki artış, Sırasıyla gelir dağılımı ve demokratik reform talebinde bulunulmasına yol açmıştı. Macron, bu süreçte oldukça olumsuz bir figür olarak değerlendirilmişti. Le Monde gazetesine konuşan eski Sarı Yelekliler'den bir kadın, “Sarı Yelek hareketinin öfke nedenleri değişmedi, hatta daha da arttı” ifadesini kullandı. Ancak 2018'deki hareket, çoğunlukla politik kimliği bulunmayan insanlar tarafından başlatılmışken, 10 Eylül Hareketi sol görüşlü liderler tarafından şekilleniyor. Boyun Eğmeyen Fransa lideri Jean-Luc Mélenchon, harekete katılım çağrısı yaptı. Ekolojist, komünist ve sosyalist gruplar da desteklerini açıkladı.
İki hareket arasındaki en önemli fark, eylem tarihidir. 10 Eylül Hareketi, çarşamba günü gerçekleşti, bu durum çalışanların katılımında zorluk yaratıyor. Sarı Yelekliler ise yalnızca hafta sonları eylem yapıyorlardı.
PROTESTOYA KATILANLARIN SİYASİ PROFİLİ
Jean Jaurès Vakfı'nın yayınladığı bir araştırma, Sarı Yelekliler'in aksine “Her Şeyi Engelle” hareketinin destekçilerinin çoğunlukla sol görüşlü olduğunu ortaya koydu. Yaklaşık yüzde 69'unun 2022 cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunda radikal sol lider Jean-Luc Mélenchon'a oy verdiği belirtilirken; sadece yüzde 2'sinin Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'u, yüzde 3'ünün ise aşırı sağcı lider Marine Le Pen'i desteklediği ifade edildi.
Bu araştırma, destekçilerinin yüzde 54'ünün artan eşitsizliği en önemli sorun olarak gördüğünü, bu oranın ülke genelinde ise sadece yüzde 13 olduğunu ortaya koydu. Diğer önemli öncelikler arasında çevre (yüzde 43'e karşı yüzde 23) ve sağlık sistemi (yüzde 30'a karşı yüzde 19) yer aldı. Destekçilerin büyük bir bölümü (yüzde 91) “Sosyal adaleti sağlamak için zenginler yoksullara yardım etmelidir” ifadesine katıldıklarını belirtti.
Öte yandan bu hareketin destekçileri, emekliler ve kırsal işçiler arasında güçlü bir temele sahip olan Sarı Yelekliler'den de farklılık gösteriyor. “Her Şeyi Engelle” hareketinin destekçilerinin dörtte biri 25 ile 34 yaşları arasında bulunuyor ve bu oran ülkesel ortalamanın çok üzerinde. Sadece yüzde 4'ü 70 yaşın üzerindeyken, katılımcıların yarısından fazlası üniversite diplomasına sahip.