Emine Saydam

Faiz ve gümüşteki geleceği merakla bekliyoruz!

Faiz ve gümüşteki geleceği merakla bekliyoruz!

Ahlatcı Portföy Yönetimi'nden İyimser Tahminler

Ahlatcı Portföy Yönetimi Genel Müdürü Tonguç Erbaş, uluslararası piyasalarda yaşanan tarifelere dair belirsizlikler ve jeopolitik gerilimlere dikkat çekerek, "Yıl sonuna yaklaşırken, geçtiğimiz altı aydan daha iyi bir durumla karşılaşacağımızı düşünmekteyim. Yani yılın ikinci yarısında riskli varlıklara artan bir ilgi gösterebiliriz." ifadelerini kullandı.
AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, küresel piyasalar, yılın ilk yarısında ABD'nin korumacı politikaları çerçevesinde uygulanan tarifelerin ekonomik etkilerine dair belirsizlikler, jeopolitik krizler ve merkez bankalarının değişen tahminleriyle dalgalı bir seyir izledi.
ABD Başkanı Trump'ın istikrarsız ticaret politikaları ve ABD Merkez Bankası'nın (Fed) para politikası konusundaki belirsizlikler, yatırımcıların risk alma isteklerini olumsuz etkileyen unsurlar arasında yer aldı.
Bu süreçte haziran ayında artan Orta Doğu tansiyonu ve Çin ile ABD arasındaki müzakereler piyasalardaki yönü belirleyen faktörler oldu. Bu dönem içinde güvenli liman varlıklarına yönelim artarken, altının ons fiyatı tarihi olarak 3,500 dolara kadar çıkarak zirve yaptı.
Ancak yılın ikinci yarısına girerken, jeopolitik risklerin azalması ve ABD yönetiminin tarifeler konusundaki müzakereci tavrı, küresel piyasaların daha olumlu bir görünüm kazanmasına yardımcı oluyor.
"TRUMP, TARİFELERLE ABD'NİN BÜTÇE AÇIĞINI AZALTMAK İSTİYOR"
AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Erbaş, yurt dışı piyasalar ile ilgili olarak ABD Başkanı Trump’ın aralık ve ocak ayı başındaki açıklamalarıyla piyasalara yön verdiğine dikkat çekti.
Erbaş, Trump'ın tarifelerle ABD'nin bütçe açığını düşürme yollarını aradığını belirterek, "Dünyada en büyük altın rezervine sahip ülkenin ABD olması dolayısıyla, ons altın fiyatının yüksek kalması borçluluk açısından bir gösterge niteliği taşıyor. Bu bağlamda, Trump hızlı bir şekilde adımlar atarak, coğrafi bölgelere dair taleplerde bulundu ve tarifelerle ilgili hareketler sergiledi. Ancak, bunu hızlı bir tempoyla gerçekleştirdikten sonra hemen geri adım attı. İsrail-İran gerilimi konusunda da benzer bir yaklaşımı görmekteyiz." dedi.
Erbaş, ABD yönetiminin son dönem politikalarının küresel piyasalarda doların değer kaybına yönelik stratejiler içerdiğini ifade ederek, Trump'ın attığı adımların doların zayıflamasına sebep olduğunu, bunun da ABD ekonomisi açısından görece olumlu bir durum oluşturduğunu belirtti.
Doların zayıfladığına dikkat çeken Erbaş, "Dolar, son 50 yılda en hızlı değer kaybını yılın ilk yarısında yaşadı. Tarifeler ile ilgili, bence bir orta yol bulma yönünde anlaşma yapılması söz konusu olacak, ayrıca jeopolitik risklerin ortadan kaldırılması konusunda da orta vadeli bir planı olduğu kanaatindeyim." şeklinde konuştu.
Trump'ın Fed'den faiz indirimini istediğini ancak Fed Başkanlığı konusunda erken bir değişim düşünmediğini tahmin ettiğini belirten Erbaş, şu ifadeleri kullandı:
"Fed’in eylül ayında gerçekleştireceği toplantıda faiz indirimi yapacağını öngörüyorum. Bu yıl toplamda iki faiz indirimi olabileceğini düşünüyorum. Fed, tarifelerin etkilerini gözlemlemek istiyor. Bu nedenle, Trump'ın tarifelerde daha uzlaşmacı bir stratejisiyle devam edeceği yönündeki beklentimle, Fed’in de enflasyonda tarifelerin etkisinin sınırlı kalacağını düşünerek ekonomiyi canlandırmak adına yeniden faiz indirimlerine başlayabileceğini düşünüyorum. Eğer beklenmedik bir risk unsuru ortaya çıkarsa, bir toplantıyı erteleyebilir."
Erbaş, yıla başlarken Trump'ın politik belirsizliği, genel borçluluk oranları ve jeopolitik risklerin piyasa gündeminin ana maddeleri olduğunu, piyasanın bu belirsizlikleri fiyatladığını ifade ederek, borçluluk meselesinin ülkelerin faiz seviyeleri ve kalıcılığı ile ilgili olacağını belirtti.
Tahvil piyasasına dair ise, uzun bir süredir güvenli liman niteliği nedeniyle aşağı ve yukarı yönlü hareketlerin görüldüğünü dile getiren Erbaş, ABD'nin 10 yıllık tahvil faizinin yıl sonunda yüzde 4'ün altında, yüzde 3.85 seviyelerine geri dönmesini beklediğini açıkladı.
"YILIN İKİNCİ YARISINDA GÜMÜŞ DAHA ŞANSLI"
Erbaş, portföy yönetimi şirketlerinin önümüzdeki 5 yıl içinde daha fazla ön plana çıkmasını beklediğini belirterek, geçen yıldan bu yıla geçişte, anlık değişim gösteren riskler nedeniyle kurumların portföy yönetiminde altına ağırlık verilmeye yöneldiğini ifade etti.
Bu durumun Türkiye'deki portföy yönetim şirketlerinde de yansıdığını belirten Erbaş, "Türkiye'de altın yatırımını seven geniş bir kitle var. Altın birikimlerini uzun yıllar taşıyan birçok kurumsal ve bireysel yatırımcı bulunuyor. Yurt dışında yıl başlarken belirsizliklerin altına olan talebi artırdığı net bir şekilde görülüyor. Yani, korumacı bir psikolojiye büründüler. Kendilerini güvende hissettikleri varlıklarını bu noktada tuttular. Tahvil piyasasına ise beklediğimizden az bir ilgi oldu, özellikle son 8 ayda faizler gerilmesine rağmen." dedi.
Yılın ikinci yarısında gümüşe daha fazla fırsat tanıdığını belirten Erbaş, şöyle devam etti:
"Eğer büyük merkez bankaları faiz oranlarını indirirse ve ekonomik büyüme canlanma eğilimi gösterirse, bu dönem kritik bir seviye olacak. Gümüş, güvenli liman olarak bir alternatif olabileceği gibi, aynı zamanda büyüme ivmelenmesi içinde fiyat avantajı sağlayabilecek bir ürün olarak öne çıkabilir. Bu nedenle tahvil ve hisse senedi piyasalarını daha olumlu görüyorum. Altın ise bir süre daha yatay kalabilir. Petrol ve buna dayalı ürünler veya yatırımlar yıl sonuna kadar bant fiyatlaması içinde kalmayı sürdürebilir."
Piyasaların yılın ilk yarısında yaşanabilecek olumsuzlukları büyük ölçüde deneyimlediğini belirten Erbaş, "Yıl sonuna doğru geçtiğimiz altı aydan daha iyi konumda olacağız. Yani, yılın ikinci yarısında riskli varlıklara artan bir ilgi gözlemlenebilir." şeklinde konuştu.
"MERKEZ BANKASI'NDAN 350 BAZ PUANLIK İNDİRİM BEKLİYORUM"
Tonguç Erbaş, küresel piyasalardaki mevcut risklerin ve fırsatların yurt içindeki piyasaları Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) 24 Temmuz'da alacağı para politikası kararına odakladığını hatırlattı.
Bu bağlamda Erbaş, TCMB Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında ani bir gelişme olmazsa 350 baz puanlık bir indirim yapılmasını beklediğini, "Merkez Bankası'nın piyasayı şaşırtmak ve agresif kararlar almak istemediğini" vurguladı. Bir sonraki toplantıda da 250 baz puanlık bir indirim olabileceğine inandığını söyleyerek, yıl sonu faiz oranının yüzde 35 seviyelerine yükselebileceğini belirtti.
Erbaş, küresel ekonomide yıl sonu büyüme tahminlerinin geriye çekilmesinin Türkiye'ye yansımalarını değerlendirdi. Ekonominin soğumasının dengeleme açısından zorlayıcı bir durum olduğunu ifade eden Erbaş, sanayi ve reel sektörün zorlu bir dönemden geçtiğine dikkat çekti.
Erbaş, küresel ekonominin soğuma potansiyelinin beklenenden daha az olacağını ifade ederek, "Yılın ikinci yarısında, eğer önümüzdeki 1-2 ay içinde tarifeler ve Fed’in politikası daha netleşirse, küresel piyasalarda daha yüksek büyüme oranları revizyonlarının yapılabileceğini düşünüyorum. Küresel soğumanın Türkiye üzerinde çok etkili olacağını düşünmüyorum." diye konuştu.