Düşük Testosteronun Gizli Belirtisi: Ciddiye Almayanlar İçin Önemli Bir Uyarı!

Testosteron Hormonunun Önemi ve Düşüklüğü Üzerine Eleştiriler
Son yıllarda testosteron, enerji, sağlık, kas gücü ve cinsellikle sıkı bir ilişki içinde değerlendirilmektedir. Günümüzde hemen hemen her aktar ya da takviye ürünleri satan dükkâna girdiğinizde, testosteron seviyelerini artırma iddiasıyla satılan pek çok ürünle karşılaşmak mümkün.
Peki, testosteron eksikliği bu kadar yaygın mı yoksa bu bir pazarlama taktiği mi? Özellikle erkeklerde görülen bu hormon eksikliği tıbben ne derecede ciddi bir durum? Yapılan araştırmalar, hem erkekler hem de kadınlar için testosteronun beklenenden daha önemli bir rolü olabileceğini göstermektedir.
TESTOSTERON NEDİR?
Testosteron, 1935 yılında boğa testislerinden ayrıştırılarak tanımlanmış bir hormondur ve erkekler için esas olarak testislerde üretilir. Sperm üretimi ve cinsel istekte önemli bir rol oynamaktadır. Bununla birlikte, sadece üreme ile sınırlı kalmayıp kas ve kemik dokusu, yağ dağılımı ve kırmızı kan hücresi üretimi gibi vücutta birçok kritik işlevi de etkiler.
Testosteron seviyeleri, genellikle erkeklerin 20'li yaşlarının başında en yüksek seviyeye ulaşmakta ve 30 yaşına kadar stabil kalmaktadır. Bu yaştan sonra ise yıllık ortalama yüzde 1 oranında bir azalma görülmektedir. Ancak bu düşüş çoğu sağlıklı erkek için belirgin bir sorun teşkil etmemektedir.
Testosteron, son 80 yıl içinde en çok incelenen hormonlardan biri olmasına rağmen, toplum genelindeki düşük seviyelerin yaygınlığı hâlâ tartışmalı bir konudur. Bazı araştırmalar testosteron eksikliğinin nadir olduğunu öne sürerken, diğer bazı çalışmalarsa erkeklerin yaklaşık yüzde 25'inde bu durumun mevcut olabileceğini öne sürmektedir. Tip 2 diyabetli erkeklerin neredeyse yarısında düşük testosteron seviyeleri tespit edilmiştir.
2021 yılında yayımlanan geniş kapsamlı T4DM klinik çalışması, testosteron seviyelerinin artırılmasının diyabet kontrolünü olumlu yönde etkilediğini göstermektedir. Prediyabet belirtileri gösteren erkeklerde de benzer olumlu sonuçlar elde edilmiştir.
Uzmanlar, testosteron eksikliğinin teşhisindeki artışta birçok faktörün etkili olduğunu belirtmektedir. Yaşam tarzı, obezite, diyet, stres, hareketsizlik ve çevresel kimyasallar gibi unsurların bu düşüşte etkili olduğu düşünülmektedir.
Dr. Jeff Foster, düşük testosteronun yaşlanma belirtileriyle karıştırılabileceğini ifade etmektedir. Uzmanın belirttiğine göre; sürekli yorgunluk, kafein tüketimine bağımlılık, öfke, motivasyon eksikliği, cinsel isteksizlik ve hafif erektil disfonksiyon bu semptomlar arasındadır.
Düşük testosteron seviyeleri daha da belirgin olduğunda, kas kütlesinde azalma, yağ birikiminde artış, hafıza sorunları, anksiyete, cinsel işlev bozuklukları, meme dokusunun gelişmesi ve ciltte değişiklikler gözlemlenebilir. Uyku düzeninde bozulmalar, gece terlemeleri ve ani sıcak basmaları da belirtiler arasında yer alır.
2023 yılında yayımlanan kapsamlı bir çalışma, kalp hastalığı geçirmiş veya kalp krizi öyküsü bulunan erkeklerde testosteron tedavisinin güvenli olduğunu ve kalp hastalığı riskini artırmadığını ortaya koymuştur. Ayrıca, testosteron tedavisinin prostat kanseri riskini yükseltmediği, hatta bazı durumlarda azaltabileceği de tespit edilmiştir.