Büyük Taarruz'un Gizli Yüzü: Atatürk'ün Eşsiz "Çay Partisi" Anıları

Mustafa Kemal Atatürk'ün Büyük Taarruz Stratejisi
Mustafa Kemal Atatürk, 1922 yılının Haziran ayında Kocaeli Grubunu denetlemek amacıyla İzmit'e doğru bir yolculuğa çıkar. Bu yolculuk sırasında uzun zamandır görmediği annesi Zübeyde Hanım'ı da ziyaret etme fırsatını elde eder. Bölgedeki denetimlerin sona ermesinin ardından Atatürk, Ankara'ya doğru yola çıkar ve Taraklı'da zafer için dualar edilir.
Ankara'da taarruz planını Fevzi Paşa, İsmet Paşa ve Kazım Paşa ile paylaşan Mustafa Kemal, Türk ordusunun büyük kısmının düşmanın bulunduğu Afyon'un güneyine ve Akarçay ile Dumlupınar bölgesine toplanmasını öngörmüştü. Düşmanın en zayıf noktasının burası olduğu düşünülüyordu ve doğru bir strateji ile kesin başarı elde edilebilirdi. Temmuz ayında Akşehir'de yapılan toplantıda, hazırlıkların 15 Ağustos tarihine kadar tamamlanması gerektiği kararı alındı ve İsmet Paşa gizlilik konusunda dikkatli olunması talimatını verdi.
20 Ağustos 1922 tarihli Hakimiyet-i Milliye gazetesinde "Çay Ziyafeti" başlıklı bir haber yayımlandı. Habere göre Atatürk, köşkte bir çay partisi düzenliyordu. Fakat herkes köşkte bir parti olacağını düşünürken, Atatürk çoktan Büyük Taarruzu başlatmak üzere yola çıkmıştı.
Taarruz planı son derece gizliydi ve Zübeyde Hanım’ın dahi bu durumdan haberi yoktu. Kayıtlarda bu gelişmeye ilişkin şu satırlar bulunuyor:
''(...) sefer kıyafetlerimi giyerek anneme veda etmek için odasına gittim. Elini öptüm, izin istedim.
-Nereye gidiyorsun? Dedi.
-Çay ziyafetine, dedim.
-Bu kıyafet ziyafete uygun değil, dedi.''
Zübeyde Hanım, durumdan şüphelenerek ve oğlunun çay ziyafetine katılmadığını düşündüğü için ona bir mektup yazdı; "Oğlum, seni bekledim. Dönmedin. Çay ziyafetine gideceğini söyledin. Ama ben biliyorum, sen cepheye gittin. Seni dualarımla destekliyorum. Harbi kazanmadan dönme. Annen." ifadelerini kullandı.
Ağustos ayının sonlarına doğru Atatürk, Birinci ve İkinci Ordu Komutanları ile birlikte, Erkan-ı Harbiye Reisi ve Batı Cephesi Komutanı’nın katılımıyla Büyük Taarruz planını ele alır. Plana göre ordu gece boyunca sessizce ilerleyecek, gündüzleri ise belirlenen sakin noktalarda dinlenecekti.
Karargahlar önce Akşehir'den Şuhut'a, ardından savaşın merkez üssü olan Kocatepe mevkiine taşındı. Büyük Taarruz hareketi başladığında düşman mevzileri teker teker ele geçirilir.
28 Ağustos’ta Atatürk; "Validem Hanımefendi ve Fikriye Hanım’a
Afyonkarahisar’ı aldık. Birkaç gün buralarda kalmamız gerekecek. Siz müsterih olunuz! İnşallah dualarınız bereketiyle tüm vatanımızı düşmandan kurtarma şansımız olacaktır." şeklinde bir ileti gönderdi.
30 Ağustos sabahında düşman kuvvetleri tamamen çember içine alınır. Ertesi sabah, düşman birliklerinin büyük bölümü imha edilirken bazıları İzmir’e doğru kaçma girişiminde bulunur. 1 Eylül 1921’den itibaren Türk birlikleri düşmanı Uşak yakınlarındaki Çalköy’de yakalayarak esir etti. Böylece Türk toprakları Yunan işgalinden kurtulmuş oldu. Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları sayesinde Türk milleti yeni bir döneme merhaba demiştir.