Bulgaristan'da Su Krizi: Tehlike Giderek Büyüyor

Bulgaristan'da Su Kıtlığı Krizi Kırılma Noktasına Geldi
Avrupa'nın geniş bir kesiminde su kıtlığı, giderek artan bir endişe kaynağı haline gelirken, iklim değişikliğinin tetiklediği kuraklıklar, eski altyapının doğurduğu sorunları daha da derinleştiriyor. Bulgaristan'da, büyük ölçüde 40 yıl önceki komünist yönetim döneminde inşa edilen su şebekesi bakımsız kalmış ve kaynaklar kötü bir şekilde yönetiliyor. Modernizasyon çalışmaları yetersiz bir şekilde sürdürülürken, Dünya Bankası da dahil olmak üzere birçok kuruluş, sektörde yaygın yolsuzluk yaşandığını ifade ediyor.
Temel İhtiyaçlar Yerine Getirilemiyor
Çevre derneklerine göre ulusal kriz boyutlanırken, Haziran'dan Eylül ayına kadar ülkenin yaklaşık üçte birinde yarım milyona yakın insan (nüfusun %8'i) banyo yapmak, tuvalet sifonu çekmek, çamaşır ve bulaşık yıkamak gibi temel ihtiyacını karşılamakta zorluk yaşıyor. Yetkililer, 17 Ağustos itibarıyla 283 köy ve birden fazla kasabada 260 binden fazla kişiye erzak yardımında bulundu. Sulama kısıtlamaları yüzünden, tarımsal ihracat için önemli ürünler olan ayçiçeği ve mısır rekoltelerinin son on yılların en düşük seviyesine inme ihtimali bulunuyor. Çiftçiler, hayvan bakımının giderek zorlaştığını aktarıyor.
Bulgarlara Göç Başladı
Bu tür zorluklar, ülke genelinde toplulukları terk etmeye zorlamakta. Daha iyi yaşam koşulları peşinde koşan birçok genç insan, gayri safi yurtiçi hasılanın yaklaşık %43'ünü oluşturmayı başaran başkent Sofya'ya veya turistik yöreler olan Karadeniz kıyısındaki bölgelere yöneliyor. Diğerleri ise yurt dışına göç ederek geride yaşlanan ve azalan bir nüfus bırakmakta ve bu durum, sosyal refah sistemi üzerinde ek baskılar oluşturarak ekonomik büyüme potansiyelini zayıflatıyor.
Bir dizi olumsuz koşul Bulgaristan'ı bu noktaya taşımış olsa da, Avrupa'nın diğer bölgelerinde de yüksek sıcaklıklar, kuraklık ve su kaynaklarının azalması gibi sorunlar yaşanıyor. Bu da, ortak bir strateji geliştirilmesi yönündeki çağrıları güçlendiriyor. Gachev, "Suya karşı tutumumuzu ve davranışlarımızı yeniden gözden geçirmenin zamanı geldi. Su kaynaklarını devletler için ulusal bir öncelik haline getirmek zorundayız. Doğa, kötü yönetimimize uzun süre tahammül edemeyecek." dedi.