BM'de İsrail'in Üyeliği Tehlikede mi?

İİT'nin Olağanüstü Toplantısı: Gazze Üzerine Kritik Adımlar
İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) Türkiye’nin liderliğinde 25 Ağustos'ta Cidde'de gerçekleştirilen olağanüstü toplantı, İsrail’in Gazze’deki soykırım politikalarına karşı alınacak önlemleri gözden geçirmek, yeni kararlar almak ve ortak çalışmayı güçlendirmek amacı taşıyordu.
Bu toplantının Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’na bir aydan daha kısa bir süre kala düzenlenmesi, zamanlama açısından dikkate değerdi.
Zira, öncelikle İİT olmak üzere birçok uluslararası kurum ve bağımsız ülke, 22 Eylül’de başlayacak olan BM Genel Kurulu'nu, Gazze’deki güncel katliamların durdurulması ve bu olaylara sebep olan İsrailli yöneticilerin adalet önüne çıkarılması için önemli bir zemin ve fırsat olarak değerlendiriyor.
Her ne kadar BM işlevini yitirip, BM Şartı'nın gereklerini yerine getiremeyen bir yapı haline gelse de, her yıl yapılan Genel Kurul, küresel düzeyde süregelen çatışmaların ve anlaşmazlıkların taraflarının görüşlerini paylaşma ve kamuoyu oluşturma açısından önemli bir diplomatik araç olma işlevini sürdürmektedir.
İİT, Cidde'deki toplantısında, BM Genel Kurulu sürecinde İsrail’in Filistinli sivillere yönelik sürdürdüğü katliamlar ve soykırım politikalarını güçlü bir şekilde gündemde tutmayı amaçlayan önemli kararlar aldı.
Sonuç bildirgesinin 28. maddesi şu şekilde ifade edildi:
“İİT, İsrail’in BM üyelik koşullarını açıkça ihlal etmesi ve BM kararlarını sürekli olarak göz ardı etmesi ışığında, İsrail’in BM üyeliğinin BM Şartı’na uygunluğunu derinlemesine incelemeye teşvik eder. Ayrıca, İsrail’in BM üyeliğinin askıya alınması çabaları koordine edilmelidir.”
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İİT Dönem Başkanı olarak yaptığı açılış konuşmasında, BM Genel Kurulu’nun Filistin meselesinde “dönüm noktası” olacağına vurgu yaparken, “Bu nedenle, Filistin’in tanınma çabasını sürdürmek ve genişletmek için çabalarımızı birleştirmeli, ayrıca Filistin’in tam üyeliği için BM’de bir girişim başlatmalı ve İsrail’in Genel Kurul çalışmalarından dışlanmasını değerlendirmeliyiz,” ifadelerini kullandı.
Sonuç bildirgesi ve Bakan Fidan’ın açıklamaları incelendiğinde iki temel hedef dikkat çekiyor. İlk olarak, İsrail’in BM üyeliğinin askıya alınması, ikinci olarak ise Genel Kurul çalışmalarına katılımının engellenmesi.
ÜYELİĞİN ASKIYA ALINMASI ZORDUR
İlk hedef olan BM üyeliğinin askıya alınması, mevcut siyasi ortam ve BM mevzuatları açısından zorlu bir süreçtedir.
BM kurallarına göre, bir ülkenin üyeliğinin askıya alınabilmesi için BM Güvenlik Konseyi’nin tavsiyede bulunması ve Genel Kurul’un üçte iki çoğunluğunun bu düzenlemeye “evet” demesi gerekmektedir. Özellikle ABD’nin de içinde olduğu Güvenlik Konseyi üyelerinin böyle bir duruma olumlu bakmaları beklenmemektedir.
GÜNEY AFRİKA ÖRNEĞİ
BM, kurulduğu 1945 yılından bu yana hiçbir üye ülkenin üyeliğini askıya almamıştır. En son Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile bu konunun tartışıldığına tanık olunmuş, ancak BM mevzuatını ihlal eden tarafın Güvenlik Konseyi’nin daimi üyesi olmasının süreci imkansız hale getirdiği görülmüştür.
Dışişleri Bakanı Fidan’ın vurguladığı bir diğer yöntem ise, İsrail’in Genel Kurul’a katılımının önlenmesidir. BM Şartı’na göre, BM Şartı’nı sürekli ve ağır şekilde ihlal eden üyelerin hakları ve ayrıcalıkları, Genel Kurul’un üçte iki oy vermesi durumunda askıya alınabilir. Bu uygulama tarihte sadece bir kez, 1974 yılında Güney Afrika’ya karşı gerçekleştirilmiştir.
Ancak bu sürecin karmaşıklığı ve Güvenlik Konseyi’nden onay alma zorunluluğu, İsrail’e uygulanabilirliğini zorlaştıran önemli unsurlar arasında sayılmaktadır.
Bu engellerine rağmen, bu konunun gündemde tutulmasının, İsrail’e yönelik baskının artması ve BM Genel Kurulu’nun iki yıl boyunca süregelen katliam politikalarının aklanma çabası olmaması adına fayda sağlayabileceği değerlendirilmektedir.
BM GENEL KURULU, “FİLİSTİN ZİRVESİNE” DÖNEBİLİR
Bu yılki BM Genel Kurulu’nun, Dışişleri Bakanı Fidan’ın ifadesiyle “dönüm noktası” olabilmesi için önemli gelişmelerden biri de Fransa ve İngiltere gibi önde gelen Batılı ülkelerin Filistin’i tanıma planlarıdır.
Bu iki ülkenin dışında Avustralya, Malta ve Kanada’nın da tanıma kararı alabileceği öngörülmektedir. Halihazırda 147 BM üyesi, Filistin devletini tanımaktadır.
Fransa’nın öncülüğünde başka Batı ülkelerinin de Filistin’i tanıma kararı almasının, İsrail üzerindeki iki devletli çözüm baskısını artıracak bir gelişme olacağı, İsrail’in bu nedenle ABD aracılığıyla bu girişimleri engellemeye çalışacağı bilinmektedir.
Ayrıca, BM Genel Kurulu öncesinde veya sırasında Fransa ve Suudi Arabistan liderliğinde devlet ve hükümet başkanlarının katılımı ile önemli bir Filistin toplantısı gerçekleştirileceği de planlanmaktadır.
Tüm bu gelişmeler ve tartışmalar, 22-30 Eylül tarihlerinde yapılacak BM Genel Kurulu’nun küresel bir “Filistin Zirvesi”ne dönüşme potansiyeli taşımaktadır.