Beğeni Takıntısının Psikolojik Yükü: Sosyal Medyada Dikkat Arayışı

Sosyal Medyanın Psikolojik Etkileri Araştırılıyor
Gerçekleştirilen bilimsel araştırmalar, sosyal medyanın bireylerin psikolojik sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerinin tahminlerin ötesine geçtiğini ortaya koyuyor. Türkiye'de 2019 yılında lise ve üniversite öğrencileri ile çalışma hayatındaki bireyler üzerinde yapılan bir incelemede, sosyal medya bağımlılığı oranlarının artışı ile birlikte anksiyete ve depresyon belirtilerinin de artış gösterdiği tespit edilmiştir. Araştırmaya katılanların sosyal media platformlarında geçirdikleri her ek dakikanın psikolojik sorun yaşama olasılığını yükselttiği saptanmıştır. Bu tür çalışmaların sonuçları, sosyal medya bağımlılığının yalnızca "abartılı" bir alışkanlık değil, aynı zamanda ruh sağlığına dair bir mesele olduğunu göstermektedir.
Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Hakan Türkçapar
SORUN NEDİR?
Sosyal medya platformları, özellikle Instagram, beğeni mekanizmalarını bilinçli olarak tasarlamaktadır. Bu durum, gençlerin paylaştıkları içeriklerin aldıkları beğeni sayısını kişisel değerlerinin bir göstergesi olarak değerlendirmelerini sağlamaktadır. Pittsburgh Üniversitesi'nde 1.787 genç yetişkin üzerinde gerçekleştirilen araştırma, bu durumu net biçimde ortaya koymaktadır: Sosyal medyayı en sık kontrol eden bireylerin depresyon riski 2,7 kat, en uzun süre kullananların ise 1,7 kat daha yüksek olduğu belirlenmiştir.
Facebook'un 2021'de ortaya çıkan iç araştırması da benzer sonuçlar sunmaktadır. İngiltere'de gençlerin yüzde 13'ü Instagram nedeniyle intihar düşüncesi taşırken, ABD'de yüzde 6'sı depresyon ve kaygının Instagram ile bağlantılı olduğunu belirtmiştir. Gençlerin neredeyse üçte biri olumsuz beden algısı geliştirmiştir.
DÖNGÜ TUZAĞI: BEĞENİ REKABETİ
Beğeni beklentisinin psikolojik etkisi basit bir döngü ile başlar. Gençler, paylaştıkları fotoğrafların aldığı beğenileri takip etmeye başlarlar (araştırmalara göre sosyal medya kullanıcıları haftada ortalama 30 kez hesap kontrol etmektedir). Beğeni sayısı düşükse, bunu kişisel bir başarısızlık olarak görmektedirler. Sonraki paylaşım için daha fazla hazırlanarak—filtreleme, düzenleme ve mükemmelleştirme—çabası içine girerler. Zamanla, sosyal medyada paylaştıkları "ideal versiyon" olarak kendilerini algılamaya başlarlar. Ancak aldıkları beğenilerin gerçek benliklerine uymadığını fark ettiklerinde, derin bir boşluk hissi yaşamaya başlarlar.
GENÇ KIZLAR DAHA FAZLA ETKİLENİYOR
Araştırmalar, genç kızların sosyal medya baskısına genç erkeklerden daha fazla maruz kaldığını göstermektedir. Kızlar, kendilerini sürekli arkadaşlarıyla kıyaslamakta ve filtrelenmiş mükemmel görüntüleri nedeniyle yetersizlik hissine kapılmaktadırlar. 10-15 yaş aralığındaki, günde bir saatten fazla Instagram kullanan kızların, daha az kullananlardan daha düşük mutluluk düzeyine sahip oldukları belirlenmiştir. Ayrıca, olumsuz beden algısı, yeme bozukluklarına yol açmakta ve bu sorunun COVID-19 küresel salgını sırasında daha da ağırlaştığı gözlemlenmiştir.
SİSTEM KASITLI OLARAK BÖYLE TASARLANMIŞTIR
Bu durum, yalnızca gençlerin "zayıflık" veya zaaflarına bağlı değildir. Sosyal medya platformları, beğeni mekanizmalarını kasıtlı bir şekilde böyle tasarlamaktadır. Çünkü kullanıcı etkileşimi arttıkça, reklam gelirleri de artar. Temel mantık; "Bir genci ne kadar çok beğeni almaya teşvik edebilirsem, o kadar sık kontrol ettirebilirsem, o kadar çok veri ve reklam fırsatı elde ederim." Platformların bu kâr modeli maalesef gençlerin psikolojik sağlığı pahasına işlemektedir.
ÇÖZÜM YOLU
Uzmanlar, iki öneride bulunmaktadır. Birincisi, bilinçli kullanım: Paylaşım yaparken "neden paylaşıyorum?" sorusunun sorulması ve gereksiz, körü körüne beğeni beklentisinin farkında olunması gerektiğidir. İkincisi ise, ekran süresinin kısıtlanması: Günlük 120 dakikayı (2 saat) aşmamak gerekmektedir.
Fakat asıl çözüm, platformların sorumluluk alması ve algoritmalarını gençlerin ruh sağlığını gözeterek tasarlamalarıdır. Kâr amaçlı platformların bunu kendiliğinden yapması zor olduğundan, kamuoyunun bu konuda girişimde bulunması önemlidir. Milyonlarca genç, sistemin mağduru değil, bilinçli kullanıcılar olarak yetiştirilmelidir. Aşırı beğeni beklentisinin psikolojik maliyeti yalnızca bireysel bir mesele değil, toplumsal bir sorundur.
Yazıda bahsedilen araştırma: Demirci, İ. (2019) Bergen sosyal medya bağımlılığı ölçeğinin Türkçeye uyarlanması, depresyon ve anksiyete belirtileriyle ilişkisinin değerlendirilmesi, Anadolu Psikiyatri Dergisi, 20(1), 15-22. http://dx.doi.org/10.5455/apd.41585