Başdanışman Uçum'un Referandum Yorumu: "Meşruiyet Açısından Şarttır!"

Yeni Anayasa Üzerine Açıklamalarını Sürdürüyor
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkan Vekili Mehmet Uçum, yeni anayasa ile ilgili değerlendirmelerine devam ediyor.
Mehmet Uçum, sosyal medya hesabından 'Yeni anayasa gündemini çarpıtma gayretleri (2)' başlıklı bir yazı paylaşarak konuya açıklık getirdi.
Yazısında, "Yeni anayasa yapma yetkisi halka ait olduğu için Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin (TBMM), halkın verdiği yetkiyle yapacağı yeni anayasayı hangi oy sayısıyla kabul ederse etsin halkın onayına sunması, yeni anayasanın meşruiyeti açısından zorunlu hale gelmektedir. Halkın onayı olmadan yeni bir anayasayı yürürlüğe koymak, halkın anayasa yapma hakkının gasbedilmesi anlamına gelir. Bu nedenle referandumsuz yeni anayasa senaryolarının demokratik ve hukuki bir değeri olamaz." ifadeleri dikkat çekti.
Uçum, yazısında şu noktalara değindi:
"Günümüzde yeni anayasa hedefine zarar veren girişimlerden biri, Terörsüz Türkiye'ye geçiş sürecinde yeni anayasa ile ilgili ortaya atılan asılsız iddialardır. TBMM’nin yeni anayasa yapamayacağına dair ortaya atılan bu görüş son derece yanıltıcıdır.
1- En büyük yanlış anlama, 'Yeni anayasanın Terörsüz Türkiye hedefinin bir pazarlık unsuru olduğu ve federal yönetime geçiş için talep edildiği' iddiasıdır. Bu kara propaganda, Terörsüz Türkiye hedefine karşı bir fikri provokasyon niteliğindedir. Bilindiği üzere bu hedef, kayıtsız ve şartsız bir devlet politikası olarak sürdürülmektedir. Uygulamalar da gözlemlenmektedir. İmralı çağrısı ve fesih kararı ile bu hedefe yönelik süreçler hayata geçirilmiştir. Anlaşılan o ki, pratik adımlar da atılmaktadır. Terörsüz Türkiye hedefine yönelik geri dönüş yok gibi görünmektedir. Bu süreçte yeni anayasa meselesi, Terörsüz Türkiye hedefi ile bağlantılı olarak asla değerlendirilemez. Zaten kayda değer bir pazarlığın varlığı da söz konusu değildir. Dolayısıyla, gündemdeki iddialar asılsızdır.
"Tartışmaya Açılması Asla Mümkün Değildir"
Türkler ve Kürtler arasındaki kardeşliği hedef alan terörizmi her alanda sona erdirmek, demokrasi çerçevesinde Türkiye'nin siyasi yüklerini hafifletecektir. Terörün eylemlerine, diline ve varlığına son vermek, demokratik siyaseti güçlendirecektir. Ayrıca terörün ortadan kalktığı bir ortamda yeni bir anayasa oluşturmanın zeminleri daha elverişli hale gelecektir. Ancak, bunları yeni anayasa ile üniter yapıdan vazgeçme üzerine bir pazarlık olarak yansıtmak kesin bir yanılgıdır. Bu durum, Türkiye'yi ileri taşıyacak olan Terörsüz Türkiye hedefini zayıflatma çabasıdır. Daha önce de vurgulandığı gibi yeni anayasanın temelinde Cumhuriyetin ilkeleri ve demokratik birikim yatmaktadır. Türkiye'nin coğrafi bütünlüğü ve siyasi birliği, yani üniter yapı vazgeçilemez bir ilkedir. Üniter yapının siyasi pazarlık konusu yapılması da asla söz konusu olamaz.
"TBMM, Halk Tarafından Görevlendirilmiştir"
2- “TBMM’nin yeni anayasa yapamayacağı” iddiası, tamamen gerici bir yaklaşımdır.
Bu görüş, asli kurucu iktidar ve tali kurucu iktidar ayrımına dayanmakta olup, kabul edilemez bir durumdur. Normatif geçerliliği bulunmayan bu düşünce, genellikle darbeler ve savaş gibi yıkıcı olaylara dayandırılan bir saptamadır ve günümüzde geçerliliğini yitirmiştir. Olağan dönem kurucu iktidar anlayışı, bu görüşün yetersizliğini ve meşruiyet sorunlarını gidermek adına ortaya çıkmıştır. Şu anda geçerli olan, halkın asli kurucu iradesi ile temsili kurucu iradesi olan Meclis’in farklılıklarıdır. Bu çerçevede TBMM, halkın asli kurucu yetkisiyle görevlendirilmiştir. TBMM'nin iradesi yalnızca mevcut anayasadan kaynaklanan iktidar iradesi değildir. Ayrıca, yeni anayasa yapma yetkisi halkın iradesinden doğmaktadır ve bu tartışılmaz bir gerçektir. Dolayısıyla TBMM’nin, halkın verdiği görev gereği yapacağı yeni anayasayı, hangi oy sayısı ile kabul ederse etsin, halkın onayına sunması yeni anayasanın meşruiyeti için şarttır. HALK ONAYI OLMADAN YENİ BİR ANAYASANIN YÜRÜRLÜĞE GİRMESİ, HALKIN ANAYASA YAPMA HAKKININ GASBIDIR. Bu sebeple referandumsuz yeni anayasa önerileri demokratik ve hukuki açıdan hiçbir değer taşımamaktadır."