Air India Faciasında Kokpit Kamerası Tartışması: 241 Yolcunun Hayatta Kalma Şansı Ne?

Hindistan'daki Air India Kazası, Havacılıkta Tartışmaları Yeniden Alevlendirdi
Geçtiğimiz ay Hindistan'da yaşanan ölümcül Air India kazası, havacılık endüstrisinde uzun süredir devam eden tartışmaları bir kez daha gündeme taşıdı.
Sektördeki önde gelen isimlerden biri olan ve aynı zamanda eski bir pilot olan Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği Başkanı Willie Walsh, kaza soruşturmasında kullanılan ses ve uçuş veri kayıt cihazlarının yanına, pilot hareketlerini izlemek amacıyla kokpitlere video kameralarının yerleştirilmesi gerektiğini savundu.
CNN International'ın aktardığına göre, havacılık uzmanları, Hindistan Uçak Kazaları Soruşturma Bürosu'nun (AAIB) ön raporunun, Air India'nın 171 sefer sayılı uçağının pilotlarından birinin, kalkışın hemen ardından motorlara giden yakıt akışını kesip kesmediği konusunda şüpheler yarattığını ifade ediyor.
Gizlilik mi, Güvenlik mi?
Hindistan'ın Ahmedabad kentinde gerçekleşen kaza, Boeing 787 uçağındaki 242 kişiden 241'inin hayatını kaybetmesine yol açarken, yerdeki 19 kişi de hayatını kaybetti.
Walsh, “Halihazırda sahip olduğumuz bilgilere dayanarak, ses kayıtlarına ilaveten bir video kaydının da müfettişlere akıl sağlığıyla ilgili soruşturmayı büyük ölçüde desteklemesi mümkündür” şeklinde belirtti.
Kokpit video kameralarının savunucuları, bu görüntülerin ses ve veri kayıt cihazlarının eksikliklerini giderebileceğini dile getirirken, karşıt görüşte olanlar mahremiyet ve kötüye kullanma kaygılarının, soruşturmalara sağlanacak sınırlı yararlardan çok daha önemli olduğunu vurguluyor.
Avustralya Ulaştırma Güvenliği Bürosu, Air India kazasının ardından 18 gün içinde yayınladığı nihai raporda, video görüntülerinin 2023 yılında Robinson R66 helikopterinin havada parçalanarak pilotun yaşamını kaybetmesine neden olan faktörlerin belirlenmesinde hayati öneme sahip olduğunu açıkladı. Söz konusu raporda, görüntünün “pilotun bu zaman diliminde uçuş dışında birçok işle, özellikle de cep telefonu kullanımı ve yiyecek/içecek tüketimiyle meşgul olduğunu” gösterdiği ifade edildi.
ABD'den Çağrı
2000 yılında ABD Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulu (NTSB) Başkanı Jim Hall, Federal Havacılık İdaresi'ne ticari uçakların kokpit görüntü kayıt cihazlarıyla donatılmasının zorunlu kılınması çağrısında bulundu. Bu çağrı, 1999 yılında Egyptair'in 990 sefer sayılı uçağının düşmesi ve ikinci kaptanın Boeing 767'yi kasten düşürerek tüm yolcuların hayatını kaybetmesine sebep olmasından sonra gelmişti.
Hava güvenliği uzmanı ve eski ticari pilot John Nance, “Gizlilik ve güvenlik arasındaki denge, kesinlikle güvenlikten yana bir ağırlık taşımaktadır. Uçan insanların korunması, kutsal bir sorumluluktur” ifadelerini kullandı.
Bir diğer havacılık güvenliği uzmanı Anthony Brickhouse, kaza araştırmacısı olarak kokpit videosunu desteklediğini belirtse de, ticari pilotların haklı kaygıları bulunduğunu kabul etti. "Air India'nın 171 sefer sayılı uçağındaki görüntüler, birçok soruyu çözüme kavuşturabilirdi” dedi.
Kötüye Kullanım Endişeleri
Hava Hattı Pilotları Birliği (ALPA) ve Müttefik Pilotlar Birliği (APA) gibi ABD pilot sendikaları, ses ve veri kayıt cihazlarının kazanın nedenini belirlemek için yeterli miktarda bilgi sağladığını ve kameraların mahremiyet ihlaline neden olabileceğini ve kötüye kullanılabileceğini belirtiyor. American Airlines pilotlarından ALPA sözcüsü Dennis Tajer, kokpit kameraları çağrısının “bir kazadan hemen sonra ne olduğuna dair belirsizlikten kaynaklanan bir tepki olduğunu” ifade etti.
Tajer, “Ne kadar çok bilgi, o kadar iyi” gibi bir yaklaşımı anlayışla karşıladığını belirtirken, müfettişlerin zaten kazanın nedenini belirlemek için yeterli verilere sahip olduğunu, bu nedenle kameralara ihtiyaç olmadığını söyledi.
ALPA sözcüsü, uçuş güvenliğini artırmak için video kameralardan ziyade mevcut güvenlik sistemlerinin daha kaliteli veri kaydı yapacak şekilde iyileştirilmesi gerektiğini vurguladı.
Kamuoyuna Sızma Korkusu
Havacılık güvenliği uzmanı ve emekli pilot John Cox, görüntülerin havayolları tarafından disiplin süreçleri için kullanılabileceği veya kazadan sonraki videoların kamuoyuna sızabileceğine dair kaygıların var olduğunu ifade etti. Cox, "Bir pilotun ölümü ile ilgili haberin sokak haberlerinde yayınlanması, pilotun ailesinin asla yaşamak zorunda kalmaması gereken bir durumdur” dedi.
Cox, "Eğer gizlilik her yerde sağlanabiliyorsa, kamera yerleştirmenin mantığını görebiliyorum” şeklinde değerlendirdi.
Kokpit ses kayıtları genellikle soruşturmacılar tarafından gizli tutulmakta ve nihai raporların içinde kısmi veya tam deşifreler yayınlanmaktadır. Ancak, Uluslararası Hava Hattı Pilotları Dernekleri Federasyonu, kokpit videolarının gizliliğinin sağlanma olasılığını sorguladı. Örgüt, “Sansasyonel görüntülere olan yüksek talep göz önüne alındığında, IFALPA'nın uçuş mürettebatının tanımlanabilir görüntülerini içerebilecek (havadan görüntü kaydedici) verilerin korunacağına dair şüphe duyduğu açıktır” dedi.