Damla Cesur

ABD Medyası Gündeme Getirdi: İsrail'in Saklı Nükleer Silah Faaliyetleri Büyüyor

ABD Medyası Gündeme Getirdi: İsrail'in Saklı Nükleer Silah Faaliyetleri Büyüyor

İsrail'in Gizli Nükleer Programı ve İran’ın Misillemeleri

İsrail’in İran’a yönelik başlattığı saldırı ve bu saldırılara İran'ın verdiği yanıtlarla devam eden savaş altıncı gününe girdi. Savaşın her iki tarafı da nükleer silah üretimiyle ilgili iddialar gündeme gelirken, İsrail’in gizli nükleer programı hakkında ABD basınında bazı haberler yer aldı.
The Wall Street Journal (WSJ) gazetesinin aktardığına göre, 1948 yılında kurulan İsrail devleti, "hayatta kalma" amacıyla kendi nükleer programını başlatmış durumda. Uzmanlar, bu gizli nükleer silah programının genişlemeye devam ettiğini öne sürüyor; fakat İsrail bu durumu resmi olarak kabul etmiyor. 
EN AZ 90 SAVAŞ BAŞLIĞI OLDUĞU TAHMİN EDİLİYOR
İngiltere’nin Londra kentindeki Uluslararası Stratejik Çalışmalar Enstitüsü'nde nükleer güvenlik uzmanı olan Alexander K. Bollfrass, İsrail’in diplomatik tutumunun bu konuyu ne kabul edeceğini ne de inkar edeceğini belirtti. Bollfrass, İsrail’in nükleer silahları bölgeye “getirecek” ilk ülke olmayacağına dair açıklamalarının, mevcut nükleer silah programını gizlemeye yönelik bir çaba olarak değerlendirilebileceğini ifade etti. 
Silah Kontrolü ve Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi İnisiyatifi’ne göre, İsrail’in en az 90 nükleer savaş başlığına sahip olduğu ve ayrıca bu başlıkların üretimi için yeterli nükleer fisyon materyaline de sahip olduğu öngörülüyor. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA), dünya genelinde 30 ülkenin nükleer silah geliştirebileceğini öngörse de, bu silahlara sahip olduğu bilinen sadece dokuz ülke bulunmakta. İsrail ise Kuzey Kore'den sonraki en küçük nükleer arsenale sahip ülke olarak değerlendiriliyor. Uzmanlar, İsrail’in, bu savaş başlıklarını savaş uçakları, denizaltılar veya balistik füzeler aracılığıyla kullanabileceğini belirtmektedir. 
İSRAİL, BM ANTLAŞMASINA TARAF DEĞİL
İsrail, Hindistan, Pakistan, Kuzey Kore ve Güney Sudan ile birlikte Birleşmiş Milletler Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması’na taraf olmayan beş ülkeden biridir. 1970 yılında yürürlüğe giren bu antlaşma, hükümetlerin nükleer enerjiyi barışçıl amaçlarla kullanması ve nükleer silahların yayılmasının önlenmesini taahhüt etmektedir. İran ise bu antlaşmaya taraf olan ülkelerden birisidir. 
İsrail’in antlaşmayı imzalayabilmesi için nükleer silahlardan vazgeçmesi gerektiği ifade ediliyor. Antlaşma, İngiltere, Çin, Fransa, Rusya ve ABD gibi beş resmi nükleer devleti tanımaktadır. Bu ülkeler aynı zamanda BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri arasındadır. 
İSRAİL’İN NÜKLEER SİLAHLARI NE ZAMAN GELİŞTİRİLDİ?
İsrail Atom Enerjisi Komisyonu, 1952 yılında kuruldu ve ilk başkanı Ernst David Bergmann, nükleer bombanın kendilerini bir daha asla kıyıma götürmeyeceğini savunmuştu. 
Uzmanlara göre, İsrail, nükleer silah geliştirme tesisini 1958 yılında Dimona’da inşa etmeye başladı. Gizliliği kaldırılan Aralık 1960 tarihli bir ABD istihbarat raporu, Dimona projesinin plütonyum üretimi amacı taşıdığını ve nükleer silahlar ile bağlantılı olduğunu ortaya koydu. Silah Kontrol Derneği, 1967’de İsrail’in gizlice nükleer patlayıcılar üretebilme yeteneğine sahip olduğunu belirtti. Amerikan Bilim İnsanları Federasyonu’na göre, 1973 yılı itibarıyla Amerika Birleşik Devletleri, "İsrail’in nükleer silahları olduğuna" ikna olmuş durumdaydı. 
Uzmanlar, İsrail'in ABD'nin “nükleer koruma şemsiyesi” içinde olmamasının dahi, kendi nükleer silahlarının varlığını örtük bir şekilde kabul etmek anlamına geldiğini savunuyor. 
İSRAİL’İN NÜKLEER SİLAHLARI NEREDE?
İsrail, bugüne kadar savaşta nükleer silah kullanmadığı yönünde açıklamalara yer verilirken, Yahudi Sanal Kütüphanesi'nde paylaşılan bilgilere göre, 1967 ve 1973 yıllarında Arap-İsrail savaşları sırasında nükleer bombalar hazırlamış olabileceği düşünülüyor. 
Son 50 yılda basında çıkan haberlerde, İsrail’in Negev Çölü dahil olmak üzere yer altı alanlarında nükleer silahlarını test ettiği de ifade ediliyor. Bu süreçlerden birinin Eylül 1979’da kayıt altına alındığı belirtildi. O dönemde tespit edilen olay, uydunuzun adıyla “Vela Olayı” olarak kayıtlara geçti; ABD’nin eski Başkanı Jimmy Carter, 2010 yılında yayımlanan Beyaz Saray günlüklerinde, İsrail’in Güney Afrika'nın güney ucunda nükleer bir patlama testi gerçekleştirdiğine dair “artık bir inanç” olduğunu dile getirdi.
İsrail’in nükleer silah programının Dimona’da olduğu düşünülüyor. Uzmanlar, UAEA denetçilerinin burayı daha önce hiç ziyaret etmediğini belirtiyor ve İsrail ile UAEA’nın burayı izlemeye yönelik bir anlaşma yapmadığını ekliyor. Bazı ABD’li bilim insanları, 1960’lı yıllarda Dimona’yı ziyaret ederek, nükleer programın barışçıl olduğu sonucuna varmıştı. Ancak o tarihten sonra ABD’li denetçilerin tekrar oraya gittiğine dair kamuoyuna yansıyan bir bilgi mevcut değil. 

UYDU GÖRÜNTÜLERİ ORTAYA KOYDU: DİMONA'DA YENİ İNŞAAT
Son beş yıl içerisinde elde edilen uydu görüntüleri, Dimona’da yeni bir inşaat yapıldığını ortaya koyuyor. Uzmanlara göre, bu durum, tesisin en azından onarım ve modernizasyon süreçlerinden geçtiğini göstermekte. Bazı uzmanlar, İsrail’in nükleer kapasitesini artırmak amacıyla Dimona’da yeni bir reaktör inşa ettiğini düşünüyor.
İsveç merkezli Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) geçtiğimiz hafta yayımladığı bir rapor da, İsrail’in plütonyum üretmek için Dimona'daki bir reaktör alanını güncellediğine işaret ediyor. Plütonyum, hem nükleer silah amaçları için hem de barışçıl projelerde kullanılabilen bir madde olarak öne çıkıyor.