5G Dönüşümü: Efsaneler ve Gerçekler Arasındaki Savaş

5G Teknolojisi Üzerine Açıklamalar ve Tartışmalar
16 Ağustos 2025 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile mobil iletişim alanında 5G ihalesi sürecinin resmen başladığı bildirildi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Türkiye'de 2G ile başlayan, 3G ve 4.5G ile gelişimini sürdüren mobil iletişim teknolojilerinin artık 5G'ye taşındığını ifade etti. 5G teknolojisinin, 4.5G altyapısına göre 10 ile 100 kat daha hızlı internet sunacağını belirtti.
Diğer yandan, sosyal medyada 5G ile ilgili pek çok komplo teorisi yayılmaya devam ediyor. Dünya genelinde yaygınlaştırılan 5G teknolojisi, daha süratli internet ve yeni dijital hizmetler vaat ederken, aynı zamanda uzun süredir çeşitli söylentilerin ve komplo teorilerinin hedefi durumunda bulunuyor. Bu teorilerden en dikkat çekeni, 5G'nin koronavirüs pandemisini tetiklediği iddiaları oldu.
Ancak bu iddialar bilimsel bir temele dayanmıyor. Covid-19’un, bulaşıcı bir virüs sebebiyle ortaya çıktığı ve 5G altyapısının bulunmadığı bölgelerde de yayıldığı açık bir şekilde biliniyor.
Söz konusu dönemde çıkan söylenteler o denli hızlı yayıldı ki, 5G direklerine yönelik kundaklama olayları gündeme geldi. Sosyal medya kullanıcıları, 5G'nin sağlığa etkisinin olup olmadığını hâlâ sorgulamaya devam ediyor.
5G NEDİR?
5G, mevcut 4G LTE ağlarına kıyasla çok daha yüksek veri hızı ve kapasite sağlayan yeni nesil kablosuz iletişim teknolojisidir. Akıllı şehirler ve robotik cerrahi gibi ileri düzey uygulamaları mümkün hale getirmesi beklenmektedir.
5G, düşük, orta ve yüksek bant olmak üzere üç farklı frekans aralığında çalışıyor. Düşük bant, geniş kapsama alanı sunmasına rağmen hız artışı sınırlıdır. Orta bant, hız ve kapsama arasında denge sağlarken, yüksek bant ise aşırı hızlı bağlantı sunmasıyla biliniyor; ancak sinyallerin menzili kısadır ve bu nedenle yoğun hücre istasyonları kurulması gerekmektedir.
SAĞLIK ÜZERİNDE ETKİSİ VAR MI?
Uzmanlara göre, 5G'nin sağlık açısından ek bir risk oluşturmadığı konusunda genel bir görüş birliği bulunuyor.
Pensilvanya Üniversitesi'nden biyomühendislik profesörü Kenneth Foster, CNN International'a verdiği demeçte, düşük ve orta bant 5G'nin mevcut ağlarla benzer frekansta çalıştığını belirterek, "Maruz kalma açısından bir fark yok." ifadelerini kullandı.
Milimetre dalga frekanslarının insan sağlığı açısından daha az endişe verici olduğunu vurgulayan Foster, New York Üniversitesi'nden radyoloji uzmanı Chris Collins, bu frekansların cilt, duvar ya da ağaç gibi yüzeyleri aşamadığını, dolayısıyla insan bedenine nüfuz etmediğini aktardı:
“5G, daha yüksek frekansta çalışıyor. Bu da vücuda daha az nüfuz ettiği anlamına geliyor. Sinyaller, cildin ötesine geçemiyor.”
Ayrıca, milimetre dalgalarının havaalanı güvenlik tarayıcıları gibi gündelik hayatta kullanılan teknolojilerde de yer aldığı bilinmektedir. Uzmanlar, bu dalgaların yalnızca çok düşük seviyede ısı etkisi yaratabileceğini, bunun da insan sağlığı için risk oluşturmadığını ifade ediyor.
Radyo frekans dalgaları, X-ışınları gibi DNA’ya zarar verebilen iyonlaştırıcı radyasyonlardan farklı olarak “non-iyonize” kategorisinde bulunmaktadır.
SON ARAŞTIRMALAR NE GÖSTERİYOR?
Geçmişte gerçekleştirilen onlarca çalışma, 5G'nin insan sağlığına zarar verdiğine dair herhangi bir kanıt bulamamıştır. Almanya'daki Constructor University tarafından yapılan yeni bir araştırma da bu bulguları pekiştirmiştir.
Bu çalışmada, bilim insanları insan cilt hücrelerini (fibroblast ve keratinositler) 27 ve 40,5 gigahertz frekanslarına farklı yoğunluk ve sürelerle maruz bıraktı. Hücrelerin genetik ve epigenetik tepkileri incelendi.
Çalışmanın sonuçları etkileyiciydi: Tavsiye edilen sınırın on katı seviyede bile gen ifadesinde ya da DNA metilasyonunda rastgele değişimlerin ötesinde bir etki görülmedi. Araştırmacılar, önceki çalışmalarda iddia edilen etkilerin aslında yalnızca ısı kaynaklı olabileceğini belirtti.
Bilim insanları, yayımladıkları makalede, “Sonuçlarımız biyofiziksel gerçeklerle uyumlu: Bu frekanslarda enerji, DNA’ya zarar verecek ya da iyonlaştırıcı etki yaratacak kadar güçlü değil” şeklinde ifade etti.
Çalışma, 5G'nin “nontermal biyolojik etkiler” oluşturduğu iddialarını da geçersiz kıldığı vurgulandı.
DEVLETLERİN TUTUMU
ABD Federal İletişim Komisyonu (FCC), cep telefonları ve kablosuz cihazlardan yayılan radyo frekansı seviyelerini düzenlemektedir. 5G'nin yarattığı maruziyet seviyeleri, FCC'nin belirlediği sınırların oldukça altında yer almaktadır. Avrupa Komisyonu da benzer şekilde, 5G'nin sağlık açısından riskli olduğuna dair bir bulgu olmadığını ancak araştırmaların dikkatle izleneceğini ifade etti.
Komisyon yetkilisi Vytenis Andriukaitis, “Yeni teknolojinin nasıl uygulanacağını ve bilimsel kanıtların nasıl gelişeceğini görmemiz gerekiyor. Avrupa vatandaşlarının sağlığı en iyi şekilde korunacaktır.” dedi.
Uzmanlar, 5G ile ilgili endişelere en uygun cevabın bu temkinli ama bilimsel yaklaşım olduğunu belirtiyor.
KOMPLO TEORİLERİNİN GELECEĞİ
Cep telefonu direkleri ve kablosuz iletişim üzerine yayılan komplo teorileri, teknolojilerin kendisi kadar eski. Ancak dezenformasyon çağında bu iddialar çok daha hızlı yayılmaktadır.
Araştırmalar, 5G’nin insan sağlığına zarar vermediğini tekrar tekrar ortaya koysa da, uzmanlara göre yanlış bilgilerin tamamen ortadan kalkması pek mümkün görünmüyor.