17. Yüzyıl Osmanlı Batığı: Müze Koleksiyonuna Katılacak Tarihi Eşyalar Keşfedildi!

Osmanlı Dönemine Ait Batıkta Çarpıcı Buluntular Ortaya Çıktı
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından başlatılan "Geleceğe Miras Projesi" çerçevesinde, Dokuz Eylül Üniversitesi Sualtı Kültür Mirası ve Denizcilik Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezi'nin (SUDEMER) yürüttüğü kazı çalışmaları, Türkiye'de üzerine araştırma yapılan tek 17. yüzyıl Osmanlı batığı olma özelliğini taşıyor.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un 2021 yılında dalış gerçekleştirdiği bu batıkta, uzman ekipler tarafından kazı çalışmalarına devam ediliyor.
BATIK, Sığ Suda Bulunuyor
Sabah brifingleriyle güne başlayan kazı ekibi, bir önceki günün değerlendirmeleri ışığında iş bölümü ve dalış programları oluşturuyor.
Dalgıçlar, genellikle ikişerli veya dörderli gruplar halinde günde iki kez dalış yapıyor. Batığın sığ suda yer almasından dolayı ekip, uzun süre çalışma fırsatı yakalıyor.
Aynı zamanda akşam geç saatlere kadar denizde ve karada kataloglama çalışmaları yürütülüyor.
"ZENGİN BİR BULUNTU TOPLULUĞUYLA KARŞILAŞTIK"
Kazı Başkanı ve SUDEMER Müdürü Prof. Dr. Harun Özdaş, dördüncü kazı sezonunda buldukları mühür sayesinde geminin 1667-1668 yılları arasında battığını tespit ettiklerini ifade etti.
Batık ilk bulunduğunda sıradan göründüğünü ancak derinleştikçe olağanüstü bulgularla karşılaştıklarını belirten Özdaş, "Buluntular, normalde bu kadar sığ bir batıkta bulunmayacak kadar zengin bir çeşitliliğe sahip ve sayısal olarak da fazlasıyla yüksek. Osmanlı dönemine ait denizciliği sergileyen yeni bir müze açacak kadar zengin bir buluntu grubu ile karşı karşıyayız." dedi.
TÜFEKLER, HUMBARALAR, MÜHÜRLER...
Bu sezon yapılan kazılarda, özellikle askeri mühimmat dikkat çekiyor. Paketlenmiş şekilde 36 Osmanlı tüfeği, 50'den fazla humbara, çeşitli kılıçlar, hançerler ve tabancaların yanı sıra 3 binden fazla merminin gün yüzüne çıkarıldığı bildirildi.
Özdaş, bulunan eserlerin geminin Osmanlı devletine ait olduğunu kanıtladığını ifade etti.
Osmanlı hançerine de ulaştıklarını belirten Özdaş, "Geminin dış tarafında yaptığımız küçük bir çalışma sırasında bir hançere rastladık. Tipik bir Osmanlı hançeri, kıvrımlı yapısı ve sapına yerleştirilmiş süslemeleri ile dikkat çekiyor. Ancak çökelti nedeniyle birçok ayrıntıyı belirleyemiyoruz. Konservasyon çalışmalarıyla bu bilgilerin netleşeceğini umut ediyoruz." diyerek bilgi verdi.
Prof. Dr. Özdaş, buldukları "Hüdabende Abdullah Ahmed" ismine ait mühür aracılığı ile geminin tam tarihini belirlediklerini ifade ederek, şöyle konuştu:
"Geçtiğimiz yıl sikkelere ulaşmıştık, kabaca 1660 ile 1675 yılları arasına tarihlendiğini düşündüğümüz bu mühür, bize Hicri 1078 (Miladi 1667-1668) yılını gösteriyor. Bu da geminin bir çatışma sonrası kıyıya sürüklendiğini ve gün sonunda yanarak battığını ortaya koyuyor. Batıkta mühimmat dışında çok sayıda dikkat çekici eser de bulundu. 135 adet Tophane üretimi pipo lülesi, 2 adet satranç takımı, içinde bambu paketleri bulunan 40'tan fazla Çin porseleni, bakır mutfak kapları, ibrikler, kazanlar, tahta kaşıklar, şimşir taraklar ve deri mataralar tespit edildi."
OSMANLI DENİZCİLİĞİNİN İZLERİ
Özdaş, bölgede, Osmanlı denizciliğine dair başka batıkların da kayıt altında olduğunu belirtti.
"Mavi Miras Projesi" çerçevesinde Osmanlı Dönemi Sualtı Kültür Mirası Coğrafi Bilgi Sistemi oluşturduklarını aktaran Özdaş, "Bu bağlamda, Osmanlı döneminde denizlerde batan ve Osmanlı'ya ait olduğunu kesin olarak bilmediğimiz gemilere dair arşiv çalışmamız mevcut. Bu konuda, yakın çevrede, sığ dahil olmak üzere 70 ila 100 metre derinliğinde 20’ye yakın batık tespit ettik. Bu batıklar farklı dönemlere, 17. ila 19. yüzyıla tarihleniyor." diyerek bilgi verdi.
FOTOGRAMETRİ YÖNTEMİ KULLANILIYOR
Kazı Başkanı Yardımcısı Doç. Dr. Nilhan Kızıldağ, batık alanında her gün çekilen yüzlerce fotoğrafın birleştirilerek kayıt altına alındığını söyledi.
Eserlerin kayıt altına alınmasının önemine dikkat çeken Kızıldağ, "Günlük çıkarılan eserlerin envanter çalışmasını yürütüyoruz. Burada kullandığımız en önemli yöntem fotogrametri. Batık alanına ait her gün çekilen yüzlerce fotoğrafı mozaik halinde birleştiriyoruz. Bu sayede detaylı ve tek bir fotoğraf elde ediyoruz, plan çalışmalarını bu fotoğraflar üzerinden sürdürüyoruz." diyerek açıkladı.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda buluntuların dünya su altı arkeolojisinin en etkileyici keşiflerinden biri olduğunu vurguladı.
Ersoy'un paylaşımında şu ifadeler yer aldı:
"Ecdadımızın izini sadece karada değil, denizlerde de sürüyoruz.
Bakanlığımızın ‘Geleceğe Miras Projesi’ ile eşsiz mirasımızı koruyarak geleceğe aktarmayı hedefliyoruz.
Bu vizyonun en çarpıcı örneklerinden biri de Akdeniz’in derinliklerinden yüzyıllar sonra gün yüzüne çıkan Osmanlı batığıdır.
#KızlanOsmanlıBatığıSualtıKazısı'nda, son olarak silahlar, porselenler, satranç takımları ve tarihe ışık tutan eşsiz buluntular ortaya çıkarıldı.
Türkiye’de kazısı yapılmış ilk ve tek 17. yüzyıl Osmanlı batığında; 30’dan fazla tüfek, 50’den fazla humbara, binlerce mermi ve Osmanlı döneminin en büyük pipo koleksiyonu tespit edildi.
Batık, Osmanlı’nın deniz gücü ve ticaretini günümüze taşıyan önemli bir örnektir!
Bu keşif, yalnızca ülkemiz için değil, dünya su altı arkeolojisi için de en çarpıcı buluntulardan biri olarak tarihe geçmiştir.
Emeği geçen herkese, özellikle ekip arkadaşlarıma teşekkür ediyorum."